Görebildiğim kadarıyla konuyla ilgili tek sahabî fetvası Abdullah b. Ömer (r.a)’den gelmiştir ve şöyledir: “Abdullah b. Ömer (r.a)’e, uzun süre kesilmeyerek devam eden hayız kanını kesmesi için ilaç kullanmak isteyen bir kadının durumu soruldu. İbn Ömer bunda bir beis görmedi ve (hatta bu durumdaki) kadına Arak (ağacının) suyunu içmesini tavsiye etti.”
Bu rivayeti nakleden Abdürrezzâk[1]el-Musannef, I, 318. şöyle der: “Ma’mer şöyle dedi: “İbn Ebî Necîh’e de bu meselenin sorulduğunu işittim. Bunda (bu durumdaki kadının ilaç kullanmasında) bir beis görmedi.” (Buradaki İbn Ebî Necîh (Abdullah b. Yesâr), Tabiun‘un büyüklerinden rivayeti bulunan, nefsinde güvenilir olan, ancak rivayetlerinde kusurlu ve kaderî olmakla itham edilmiş birisidir.)
Bu konudaki bir diğer rivayet de yine Abdürrezzâk tarafından, (ilkiyle aynı yerde) Tabiun‘dan Atâ‘dan nakledilmiştir ve şöyledir: “Atâ’ya, hayız gören ve hayız dönemindeyken kendisi için yapılan ilacı içtiğinde hayız kanı kesilen bir kadının Kâbe’yi tavaf edip edemeyeceği soruldu. Şöyle dedi: “Evet; temizlik (döneminin başladığını gösteren alameti) gördüğü zaman tavaf edebilir. Az (veya zayıf) bir kan gördüğü halde temizlik (alametini) görmemiş ise tavaf yapamaz.”
Bu rivayetlerin ilgilendiği husus şudur: Adet dönemi girmiş bir kadın, başlamış olan adet kanını durdurmak için ilaç kullanabilir mi, kullanamaz mı? Rivayetler görünüşte bu duruma “evet” diyorsa da, biraz yakından bakınca meselemize bu rivayetlerle istidlal edenler için bazı problemler bulunduğu görülecektir. Şöyle ki:
İbn Ömer (r.a)’den nakledilen rivayette, durumu sorulan kadın, kendisinden uzun süre kan gittiğini ve bu duruma müdahale edip edemeyeceğini sormaktadır. Anlaşılan odur ki, burada, normalden fazla bir kan akması söz konusudur. Konuyla ilgilenenlerin de bildiği gibi, rivayetlerde kimi zaman “hayız” kelimesiyle “istihâza” kastedildiği vakidir. Burada da “uzun süren” bir kan akıntısından söz edildiğine göre –Allahu a’lem– “istihaza kanı” kastedilmiş olabilir.
Ancak bundan daha önemlisi, bu rivayette, kadının namaz, oruç… gibi ibadetleri yapıp yapamayacağına dair en küçük bir nokta bulunmamaktadır. İbn Ömer (r.a)’in ruhsat tanıdığı husus, hayız döneminde gelen fazla kanın durdurulması için ilaç kullanmanın cevazıyla sınırlıdır. Bu sınır aşılıp da böyle bir kadının ibadetlerini yapabileceğinin söylenmesi, rivayete, söylemediği bir şeyi söyletmek olur!
Diğer rivayette ise özellikle adet kanını kesmek için değil, başka bir hastalığın tedavisi maksadıyla ilaç içen kadının durumunun söz konusu edildiği anlaşılmaktadır. Üstelik bu durumdaki kadının tavaf yapabilmesi, hayız döneminin bittiğini gösteren alameti görmesine bağlanmıştır.
Dolayısıyla her iki rivayetin de konumuza delaleti açık değildir. Zira biz, temizlik dönemindeyken, oruç tutabilmek için hayız dönemini geciktirmenin hükmünü arıyoruz; yukarıdaki rivayetler ise başlamış bir hayız kanının kesilmesi ile ilgilidir.
Bu ikisi arasındaki farka ve konunun diğer boyutlarına yarın bakalım.
Milli Gazete – 22 Ekim 2015
Kaynakça/Dipnot
↑1 | el-Musannef, I, 318. |
---|