Gayb Bilgisi-1

Ebubekir Sifil2006, 2006 Yılı, Gazete Yazıları, Haziran 2006, Haziran Ayı 2006 OS, Okuyucu Soruları

Soru

“Allah, pisi temizden ayırıncaya kadar mü’minleri içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah size gaybı bildirecek de değildir. Fakat Allah peygamberlerinden dilediğini seçer (gaybı ona bildirir). O halde Allah’a ve peygamberlerin iman edin. Eğer iman eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız sizin için büyük bir mükafat vardır.” (Al-i İmran suresi, 179)

“O gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez. Ancak seçtiği resuller başka (Onlara bildirir.) Fakat O rasulün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resullerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah onların her halini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür.” (Cin suresi, 26, 27, 28)

Muhterem Hocam. Gaybın bir kısmını Allah’tan başka kimse bilemez. Yukarıdaki ayetlerde Allah resullerden dilediğine gaybı bildireceğini buyurmuş. Fakat başta İbn Arabî olmak üzere bir kısım ehli velayet gaybdan haber veriyor, keşfen gaybı bildiklerini söylüyorlar. Acaba bu gibi ayetler bu iddiaları boşa çıkarmaz mı? Ya da burada kastedilen gaybın ayrı bir özelliği mi vardır?

Cevap

Tartışma gündemimizden ne yazık ki düşmeyen konulardan birisi de gayb. Soruda zikredilen gaybla ilgili ayetlerden hareketle bu meselenin çerçevesini nasıl çizmeli?

Evvela “gayb”ın, biri “mutlak”, diğeri “izafî” olmak üzere iki kısma ayrıldığını belirterek başlayalım. “Mutlak gayb”, hiçbir mahlukun bilemeyeceği gayb türüdür ki, Kur’an’da zikredilen “beş gayb” (mugayyebat-ı hams)[1]Kıyametin ne zaman kopacağı, yağmurun tam olarak nereye, ne zaman ve ne kadar yağacağı, rahimdeki ceninin cinsiyeti, şahsiyeti, şekli-şemali vs., kişinin yarın ne kazanacağı ve nerede … Continue reading bunlardandır. Allah Teala bunların bilgisini hiç kimseye vermemiştir.[2]Elmalılı merhum, “mutlak gayb”a ilişkin olarak da rüya, ilham, keramet vb. sebeplerle bazı şeyler “sezilebilmesinin” mümkün olduğunu, ancak bunların hiç birisinin … Continue reading

“İzafî gayb” ise mahlukattan bir kısmının, Allah Teala’nın bildirmesiyle bilebileceği gayb türüdür. Peygamberlerin muttali kılındıkları gaybî hadiseler böyledir. Esasen bir insan için gayb olduğu halde başka biri için gayb olmayan hususlar da bu kapsama girer. Kalbimizden geçen hususlar buna örnektir. Herkes kendi kalbinden geçeni bilir; dolayısıyla bu onun için gayb değildir. Ama bunu bir başkası bilemeyeceği için onun açısından gaybdır.

Gaybı, “meydana gelmiş” ve “henüz vuku bulmamış” gayb türleri şeklinde ayrı bir kategorilendirmeye tabi tutmak da mümkündür. Kıyamet birinciye örnektir. Evrenin herhangi bir yerinde meydana gelen kozmik olaylar ile dünyanın bilinmedik bir bölgesinde vuku bulan hadiseler, insanoğlunun bilgi sınırları dışında kaldığı sürece ikinci kategoriye örnek oluşturur.

Soru sahibinin zikrettiği ayetlerde de geçtiği gibi Allah Teala, gaybın bir kısmını elçilerine bildireceğini beyan buyurmuştur. Kur’an’da da gerek Efendimiz (s.a.v)’in, gerekse diğer peygamberlerin Allah Teala’nın bildirmesiyle gaybdan haberler verdiklerini ortaya koyan ayetler mevcuttur.[3]Mesela bkz. 6/el-En’âm, 75; 12/Yûsuf, 21, 37; 3/Âl-/i İmrân, 49.

Devam edecek.

Milli Gazete – 4 Haziran 2006

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Kıyametin ne zaman kopacağı, yağmurun tam olarak nereye, ne zaman ve ne kadar yağacağı, rahimdeki ceninin cinsiyeti, şahsiyeti, şekli-şemali vs., kişinin yarın ne kazanacağı ve nerede öleceği. (31/Lokmân, 34.) Bunlara “beş gayb” denir ve bunlar, Allah Teala’dan başka hiç kimse tarafından tam anlamıyla bilinemez. Teknolojinin ilerlemesiyle bunlardan bir kısmının “bilinebilir” hale geldiğini söylemek ya demagoj veya cehalettir. Zira insanoğlunun yağmur veya rahimdeki ceninin durumu hakkında bildikleri, hiçbir zaman “bütün detaylarıyla kesinlik ifade eden” bilgi türü değildir.
2 Elmalılı merhum, “mutlak gayb”a ilişkin olarak da rüya, ilham, keramet vb. sebeplerle bazı şeyler “sezilebilmesinin” mümkün olduğunu, ancak bunların hiç birisinin zan ve vehimden uzak, yakinî ilim olamayacağının altını çizer. Bkz. Hak Dini Kur’an Dili, VIII, 5415.
3 Mesela bkz. 6/el-En’âm, 75; 12/Yûsuf, 21, 37; 3/Âl-/i İmrân, 49.