Ehl-İ Kitap Kadınlarla Evlilik / 12 İmam

Ebubekir Sifil2009, 2009 Yılı, Gazete Yazıları, Mart 2009, Mart Ayı 2009 OS, Okuyucu Soruları

Soru

“1-Ehli kitap sadece Musevileri ve Hıristiyanları mı kapsar? Eğer öyle ise Maide Suresi 5. ayetinde evlenilmesine izin verilmiş olanlar kadınlar yalnız Hıristiyan ve Museviler midir? Budist, Hindu, Zerdüşt bir bayanla Müslüman bir erkeğin evlenmesi caiz midir?

2-Kütübi Sitte hadis kitaplarında Peygamber Efendimiz’den rivayet olunan ‘Benden sonra 12 halife gelecek ve hepsi Kureyş’ten olacak.’ hadisi sahih midir? Bazı tefsirlerde ve hadislerde İsrailiyat olduğu söylenir yine aynı şekilde Şia ve diğer bidat mezheplerin etkileri de anlatılır. Bu da bu tür bir hadis midir? Şia bu hadisten 12 İmama işaret edildiği manasını çıkarıyor.”

Cevap

5/el-Mâide, 5. ayetinde, Ehl-i Kitab’a mensup “iffetli” kadınlarla evlenmenin mü’minlere helal kılındığı hükme bağlanmıştır. Bu hükmün, çerçevesini geniş tutmayı gerektiren ayrı bir delil olmadıkça Ehl-i Kitab’ın iffetli kadınlarıyla sınırlı olarak uygulanması gerekir.

Bu nokta iki hususta dikkatli olmamızı ihtar ediyor:

  1. “Nasıl olsa hepsi kâfirdir” diyerek evlilik konusunda Ehl-i Kitap ile diğer inkârcı kadınları bir tutmak doğru değildir. Kur’an, bu noktada bir ayrım yapmıştır ve buna her hal-u kârda uyulmalıdır. Bu ayet, gayrimüslimler içinde sadece Ehl-i Kitab’ın muhsan kadınlarıyla evlenilebileceğini ortaya koymaktadır. Her ne kadar genel ilke “eşyada aslolan ibahadır” diyor ise de, nikâh konusunda aslolan “hürmet” (haramlık) tir ve sadece hakkında özel delil bulunanlar bu haramlığın dışına çıkarılır. Hakkında özel delil bulunmayanların haramlığı bakidir.

Bu hükme şöyle denerek itiraz edilebilir: Hz. Ömer (r.a) döneminde İran fethedilip Sasani imparatorluğu yıkıldığında Mecusilere nasıl muamele edileceği konusu gündeme gelmişti. Abdurrahman b. Avf (r.a), Efendimiz (s.a.v)’in, “Mecusilere Ehl-i Kitab muamelesi yapın” buyurduğunu nakledince onlar da Ehl-i Kitap gibi cizye vergisini tabi tutulmuştu.[1]el-Muvatta, “Zekât”, 24; Abdürrezzâk, el-Musanef, VIII, 68, X, 325; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, II, 435, VI, 430…

Ancak bu itiraz sakıttır. Zira ulemanın da belirttiği gibi bu rivayet, münhasıran cizye vergisi hakkında Mecusilerin tabi tutulacağı uygulamayı anlatmaktadır.[2]İbn Abdilberr, et-Temhîd, II, 116; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, VI, 261. Dolayısıyla bu rivayetin hükmü başka alanlara kaydırılamaz. Bu konuda icma vardır.

Sırası gelmişken bu rivayetteki bazı fevaidi zikredelim.

  1. Az önce de belirttiğim gibi her ne kadar ifadesi umumi ise de bu rivayet münhasıran cizye vergisi hakkındadır. Yani Mecusilere “her konuda” Ehl-i Kitap muamelesi yapılmaz.
  2. Bu rivayet, Ehl-i Beyt imamları kanalıyla gelen rivayetlerin Ehl-i Sünnet tarafından hiçbir ayrım yapılmaksızın kabul ve gereğince amel edildiğini gösteren örneklerden birisidir. Zira bu rivayetin –hem de senedinde kopukluk olduğu halde– Cafer es-Sâdık’ın, babası Muhammed el-Bâkır’dan, onun da dedesinden (r.anhum) gelen bir nakil olarak ulema tarafından hükme medar kılınmış olması son derece anlamlıdır.
  3. Yine bu rivayet, Hz. Ömer (r.a)’in, kendisine hadis rivayet eden herkesten şahit istemediğini gösteren delillerden birisidir. Bu rivayet sadece Abdurrahmân b. Avf (r.a) tarafından Hz. Ömer (r.a)’e haber verilmiştir. O da tereddütsüz gereğini yapmış, Abdurrahmân b. Avf (r.a)’dan şahit istememiştir.
  4. Ehl-i Kitab’ın kadınlarında ayetin aradığı “iffet” (ıhsân) şartına dikkat edilmelidir. Bunu da iki noktadan ele almak gerekir:
  5. Bu kavram burada Ehl-i Kitab’a mensup kadının “namuslu” olmasını anlatmaktadır ki, mü’minlerin evleneceği kitabî kadınların, “cinsel serbesti” anlayışı içinde hareket etmemiş olmasını ifade eder. Özelikle Avrupa’da, Amerika’da yaşayan mü’minlerin bu noktaya dikkat etmeleri gerekir. O toplumsal-kültürel yapı içinde bir kadının iffetini, namus ve edebini muhafazası imkânsız denemese bile son derecede zordur.
  6. Batılı toplumların din anlayışında büyük ölçüde kırılmalar olduğu malumdur. Modernite, o toplumları Hristiyanlık değerlerinden uzaklaşarak bohem bir hayatı tercihe sevk etmektedir. “Dışarıdan bakıldığında” hristiyan olduğu söylenen birey ve toplumların gerçekten Hristiyanlık inanç ve değerlerine bağlı olup olmadığı ayrıca araştırmaya değer bir husustur. Ateizm’den Teizm’e kadar birçok ideolojinin bu toplumlara sirayet ettiğine özellikle dikkat edilmelidir.

Dolayısıyla “nasıl olsa Kur’an Ehl-i Kitap kadınlarla evliliğe izin vermiştir” diyerek rast gele bir kadınla evlenmeyi düşünmek bilinç sahibi mü’mine yakışmayan bir gaflet ve ihmal durumudur.

Son bir not:

İlgili ayette Ehl-i Kitap erkeklerin mü’min kadınlarla evliliği konusu sükût geçilmiştir. Bu noktadan hareketle “bu konuda Kur’an birşey söylememiştir. Dolayısıyla “eşyada aslolan ibahadır” ilkesi gereği bu konuda da aslolan cevazdır” gibi bir sonuca gitmek, modernize edilmiş din anlayışında sık görülen bir durum haline gelmiştir. Diyanet’in iki ciltlik ilmihalinde[3]İlmihal, II, 217. bu konudaki ibretamiz hükmü görmek mümkündür. O hüküm orada durduğu sürece bu eseri yazanlar, ilmî müşavere ve redaksiyon heyetinde yer alanlar, basımını onaylayanlar ve bu eserin neşrini devam ettirenler vebal altındadır!

Sorunun ikinci kısmını haftaya cevaplayacağım inşaallah.

Milli Gazete – 29 Mart 2009

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 el-Muvatta, “Zekât”, 24; Abdürrezzâk, el-Musanef, VIII, 68, X, 325; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, II, 435, VI, 430…
2 İbn Abdilberr, et-Temhîd, II, 116; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, VI, 261.
3 İlmihal, II, 217.