“Okuyucu Soruları” serisini geçen yıl biraz geç başlatmıştık; zorunlu olarak 2006’ya sarktı. Şu anda cevaplandırılmayı bekleyen sorular, daha fazlasını cevaplandırmaya zaman bırakmayacak nicelik ve nitelikte olduğundan, artık bu köşede cevaplandırılmak üzere –bu sene için– soru alamayacağımı belirtmek istiyorum. Zira böyle giderse bütün bir yılı sorulara cevap vererek geçirmem gerekecek. Bu durum bu köşenin karakter değiştirmesi anlamına gelir ki, sanırım bunu sizler de istemezsiniz…
Bu mülahazalarla “Okuyucu Soruları” serisine kısa bir ara verip, en azından masamın üzerinde biriken kitaplardan biraz söz etmek istiyorum.
Sözünü edeceğim ilk eser, Rahmetullah el-Hindî‘nin başlıkta mezkûr eserinin Kutsal Kitaba İlahî Çağrı adıyla yapılan çevirisi. Rahmetullah efendinin bu eseri hakkında “mükemmel bir Oksidentalizm örneği” nitelemesinin kullanılması asla abartı olmayacaktır. Gerek Türkçe’de gerekse diğer dillerde kaleme alınan Kitab-ı Mukaddes –özellikle de Hristiyanlık– eleştirisi temalı çalışmaların temel kaynaklarından olmasından da rahatlıkla anlaşılacağı gibi, sahasında henüz aşılamamış çalışmalardan biridir İzhâru’l-Hakk.
Rahmetullah efendi ile 1854’te girdiği ve üç gün devam eden münazara sonunda İncil‘de tahrifat yapıldığını itirafa mecbur kalan Karl Gottlieb Pfander isimli Hristiyan misyoner, bunun üzerine Hindistan‘dan ayrılmak zorunda kalmıştı. Bilahare İstanbul‘da ortaya çıkan mezkûr papaz, Padişah tarafından davet edilen Rahmetullah efendinin İstanbul‘a geldiğini duyunca ikinci bir yenilgiyi göze alamadığı için alelacele İstanbul‘u terk etmişti.
Ahmed b. Zeynî Dahlan‘ın, Müslümanlar‘la Hristiyanlar arasında tartışılan konularla ilgili olarak Urduca ve Farsça kaleme aldığı eserlerindeki önemli 5 meseleyi Arapçaya çevirmesi tarzındaki talebi ve Sultan Abdülaziz‘in aynı doğrultudaki isteği üzerine kaleme aldığı İzhâru’l-Hakk‘da Yahudilik ve Hristiyanlık hakkında muazzam bir tarih ve literatür birikimine sahip olduğunu ortaya koymuştur. Ebu’l-Hasen en-Nedvî‘nin Asrımızda İslam Tetkikleri adıyla dilimize çevrilen eserinde belirttiğine göre İzhâru’l-Hakk neşredildiğinde London Times gazetesinin (İngiltere) yorumu şöyle olmuştur: “Eğer insanlar bu kitabı okumaya devam ederse, dünyada Hristiyanların ilerleyişi durur.”
İzhâru’l-Hakk‘ın iki ciltten oluşacağı anlaşılan çevirisinin birinci cildinde mütercim tarafından bahsedilmemiş ise de, eserin Sultan Abdülhamid‘in talebi üzerine dilimize aktarılarak basıldığını (İstanbul-1293) ve bilahare (1972) sadeleştirilerek yeniden basıldığını biliyoruz. Ancak muhtemelen bugünkü gibi bir gündem söz konusu olmadığı için daha önceleri belli bir çevre tarafından gösterilen sınırlı bir alaka söz konusu olmuştur. Bugünse durum biraz daha farklı. İzhâru’l-Hakk, Dinlerarası Diyalog ve Medeniyetler İttifakı gibi sloganların havada uçuştuğu, misyonerlik faaliyetlerinin kol gezdiği günümüz Türkiyesinde ve dahi İbn Haldun, el-Makrizî, Süleyman Ateş gibi Tevrat ve İncil metninde tahrif vuku bulmadığını söyleyenlerin bu iddiaları karşısında zihnî berraklık isteyenlere esaslı bir rehberlik yapacaktır.
Ahmed Ziyauddîn Gümüşhanevî hazretlerinden de tarikat hilafeti almış olan Rahmetullah efendinin bu benzersiz eserini yeni nesillerin dikkat ve istifadesine sunan mütercim Abdülhadi Sıddık‘a ve Faran Yayıncılık‘a teşekkür borçluyuz.
İrtibat tel: 0212. 522 47 18
Milli Gazete – 4 Şubat 2006