S–10) Risalelerdeki bilgilerin tümü kayıtsız şartsız doğru mudur?
Öncelikle Bediüzzaman merhumun ve Risale-i Nur’un ilmî hassasiyet saiki ve istikametin muhafazası endişesi ile incelenmesi/değerlendirilmesi ile daha başlangıçta eseri ve müellifi sırf tenkit ve gözden düşürmek maksadıyla yola çıkmayı birbirinden ayırt etmemiz gerektiğini belirtelim. Her iki davranış da sahibini, eserde ve müellifte birtakım hatalar bulunduğu neticesine götürebilir. Ama bunlardan ilki sahibine sevap ve muhataba istiğfar vesilesi olurken, diğeri –muhataba bir zarar vermez ama– sahibinin boynuna vebal olarak dolanır.
Sorunun cevabına gelince; Risalelerdeki bilgilerin tamamının kayıtsız şartsız doğru olduğunu söylemek makul değildir. Esasen onların mağfur ve muhterem müellifinin de böyle bir iddiası yoktur. Tam aksine o, Risale-i Nur’da hata ve kusurlar olabileceğini kabul ve itiraftan çekinmemiştir ki, normal ve gerekli olan da budur.
Nitekim Bediüzzaman merhum, Onbeşinci Şua’da, el-Hüccetu’z-Zehra’nin İkinci Makam’ında “Gayet kısa bir nevi tercümesi içinde ilm-i İlahîye, bu pek ehemmiyetli hakikat-ı imaniyeye kısacık işaretler edip tafsilâtını Risale-i Nur’a havale ile deriz” cümlesinin altına şöyle bir not düşmüştür:
“(Haşiye): Bundan sonraki kısmı, bütün ömrümde görmediğim dehşetli ve semli bir hastalık içinde yazılmış. Kusuratıma nazar-ı müsamaha ile bakılsın. Hüsrev, münasib görmediği kısmı ta’dil, tebdil, ıslah edebilir.”:[1]Şualar, 641.
Şu ifadeler de Bediüzzaman merhumun: “Te’lifinden otuzdört sene sonra, Münazarat namındaki esere baktım, gördüm ki: Eski Said’in o zamandaki inkılabdan[2]İkinci Meşrutiyet dönemini ve İttihat Terakki propagandasını kastediyor. ve o muhitten ve tesirat-ı hariciyeden neş’et eden bir halet-i ruhiye ile yazdığı bu gibi eserlerinde hatiat var. O kusurat ve hatiatından bütün kuvvetimle istiğfar ediyorum ve o hatiattan nedamet ediyorum. Cenab-ı Hakk’ın rahmetinden niyazım odur ki: Ehl-i imanın me’yusiyetlerini izale niyetiyle ettiği hatiat, hüsn-i niyetine bağışlansın, afv edilsin.”[3]Kastamonu Lahikası, 50.
Tetkik edildiğinde Risale-i Nur’da buna benzer birçok ifade bulunabilir. Bütün bunlar açık bir şekilde gösteriyor ki, Bediüzzaman merhumun, Risale-i Nur’un hatasız olduğu şeklinde bir iddiası da, ifadesi de yoktur. Bu eserin ilham ürünü olduğunun söylenmesi ile –ki bunun nasıl anlaşılması gerektiğini daha önce belirttik– “hatasız” olduğunun söylenmesi birbirinden farklı şeylerdir.
Burada Bediüzzaman merhumun, henüz kendisi hayattayken Risale-i Nur’a ilişen, bu eserin bazı yerlerini tenkit eden bazı kimselere mukabele zımnında söylediği bazı sözler benim bu söylediklerime itiraz olarak ileriye sürülebilir.
Bir sonraki yazıda bunlardan bazı örnekler zikrederek, bu ifadelerin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde duralım.
Devam edecek.
Milli Gazete – 24 Ekim 2010