Soru: “Dünya öküz ile balığın üzerindedir, manasında olan hadisin kaynağını biliyor musunuz? Bu hadis sahih midir, müteşabihattan mıdır? Hadiste ne anlatılmak istenmiştir, izah edebilir misiniz?
Cevap: Halk arasında tek rivayet olarak bilinmekle birlikte, araştırabildiğim kadarıyla dünyanın, bir öküzün ve diğeri balığın sırtında olduğunu ifade eden iki ayrı rivayet mevcuttur.
Bunlardan ilkini İbnu’l-Kayyım (“el-Menâru’l-Münîf“, 78) ve Ali el-Karî (“el-Esrâru’l-Merfû’a“, 430) zikretmiştir. Uydurma olduğu açıktır.
İkincisi ise İmam Ahmed‘in “Kitâbu’l-İlel ve Maü’rifeti’r-Ricâl“inde , İbn Hibbân‘ın “Kitâbu’l-Mecrûhîn“inde ve zayıf/illetli rivayetlerin zikredildiği daha başka eserlerde sevk edilmiştir. Senedinde bulunan Sa’îd b. Sinân için ez-Zehebî‘nin “Mîzânu’l-İ’tidâl“ine (II, 143 vd.) bakılabilir. Belirttiğim yerde bu zat hakkında el-Buhârî‘nin “Münkeru’l-hadis’tir” (ki İmam el-Buhârî bu tabiri, kendisinden Hadis rivayet etmenin helal olmadığı kimseler hakkında kullanır) ve en-Nisâî‘nin “Metruk’tur” (terk edilmiş birisidir) dedikleri kayıtlıdır. ez-Zehebî yine aynı yerde, dünyanın bir kayanın üzerinde, kayanın ise balığın sırtında bulunduğunu anlatan ve bu zat kanalıyla gelen rivayeti zikreder. Bu rivayet de uydurmadır.
Bir rivayet uydurma olduktan sonra müteşabihattan olup olmadığı veya ne anlattığı üzerinde durmanın anlamı yoktur.
Soru: “İslami Araştırmalar dergisi, cilt: 13, sayı: 1, 2000 nolu sayısında Ahmet Tahir Dayhan (Arş.Görv. Dokuz Eylül İlahiyat Fakültesi)’ın yazdığı “İlk Dönem Hadis Tarihinde Mana ile Rivayet Meselesi” adlı makalenin (sayfa 93, 100) 32 nolu dipnotunda mana ile rivayetin caiz olduğunu bildiren iki hadisin olduğunu bildirdikten sonra (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr (no. 6491 ve 7599), “Ancak Sehâvî‘nin belirttiği gibi, her iki hadisin de aslı yoktur. İki hadis de el-Cüzekânî‘nin el-Ebâtîl adlı eserinde ve İbnu’l-Cevzî‘nin “Mevzuat“ına alınmıştır. (Bkz. Fethu’l-Muğîs, III/145-146; el Kifâye, s. 234.) Mehmet Görmez, bu iki hadisi durumlarına bakmadan tezinde delil olarak kullanmış, üstelik, Dârimî‘de kesinlikle bulunmadıkları halde Sünen‘in Mukaddime’sini kaynak göstermiştir. Bkz. Metodoloji Sorunu, s. 224 (190). (Tezin kitap halindeki baskısında, ilkinin dipnottan çıkarıldığı, ikincisinin ise yerinde bırakıldığı fark edilmektedir.) Kanaatimizce bu bir Tabii sözü olabilir. el-Hatib el Bağdâdî‘nin Abdullah b. Ömer‘den naklettikleri bir haberin sonunda ravi Abdullah b. Ubeyd b.Umeyr, “Haramı helal, helali haram kılmazsan, bir şeyi takdim ya da tehir etmen sana zarar vermez, ikisi de birdir” demiştir. (el Kifâye, s. 208.) Aynı ifadenin bir benzerini İmam Zührî‘de de görmekteyiz. (Fethu’l-Muğîs, III/143-144.)” denilmektedir.
“Mehmet Görmez ve M.Emin Özafşar tarafından tercüme edilen ve Rehber yayınları arasında çıkan “Sünnet Müdafaası” adlı eserin 1 nci cilt 121 ve 122 nci sahifesinde, “Yazar (Ebu Reyye) mana ile rivayeti caiz görenlerin delili olan Abdullah b. Süleyman el-Leysi‘nin rivayet ettiği: “Dedim ki “Ya Rasulallah! Senden bir hadis işitiyorum, fakat senden işittiğim gibi nakledemiyorum; ya bir kelime eksik veya bir kelime fazla oluyor.” Hz. Peygamber şöyle dedi “Şayet bir helali haram, bir haramı helal kılmıyor ve manada isabet ediyorsanız zararı yok” Bunu ravi Hasan-ı Basri‘ye söyledikten sonra “Bu hadis olmasaydı biz hadis rivayet etmezdik” der.”
“Haberi naklettikten sonra (Ebû Reyye), 57. sayfanın dipnotunda şöyle diyor: “Şüphesiz bu hadis, “Kim benden bir hadis duyar onu beller ve işittiği gibi naklederse Allah yüzünü ağartsın” hadisine terstir. Fakat her grubun kendi görüşünü ispat etmek için bir hadisten destek alması lazım.” Yazar bu sözüyle hadisin uydurma olduğunu kastediyor. Ben ona derim ki; bu hadisi İbn-i Mendeh (310-395) “Marifetu’s-Sahâbe“de, Taberânî el-Mu’cemü’l-Kebîr‘inde, Hatip Bağdadi ve başkaları kitaplarında nakletmişler, hadis imamları ve tabipleri kitaplarında nakletmiş ve hiç kimse mevzu olduğu hükmüne varmamıştır” deniyor. Hocam, 18 nolu dipnotta ise “Hadise mevzu hükmünü verirken gevşek davranan Cûzekânî ve İbnu’l-Cevzî bu hadisin mevzu olduğunu belirtmişler. Bunun için bunları belirten es-Sehâvî, “Bu şüphelidir” demiştir. (Bkz. Fethu’l-Muğîs, c.2, s. 217)” denilmektedir.”
Hocam alıntıları yaptıktan sonra şimdi suallerime geçiyorum.
- Hocam önce mana ile ilgili rivayetler konusunda es-Sehâvî‘nin görüşü nedir? Birinci alıntıda iddia edildiği gibi es-Sehâvî bu hadisler için “aslı yoktur” mu demiştir, yoksa ikinci alıntıda iddia edildiği gibi “bu hadislerin uydurma olduğu iddiası şüphelidir” mi demiştir? (18 nolu dipnottan ben bunu anlıyorum.)
- Mana ile rivayetin caiz olduğunu bildiren hadisler sahih hadisler midir? Yoksa Tabiin‘in sözü müdür?”
Bu uzun sorunun cevabı üzerinde bir sonraki yazıda duralım.
Milli Gazete- 23 Ekim 2004