Soru
Akaidin bir bütün olduğunu, tamamını bilmek ve tamamına inanmanın zorunlu olduğunu biliyoruz.
İmam-ı Azam’ın Fıkh-ı Ekber’inin Aliyyül Kari şerhinde, itikadla ilgili bir meselede tereddüde düşen kişinin bunu hemen araştırıp öğrenmesi gerektiğini aksi halde imanının tehlikeye gireceğini okudum.
Akaidle ilgili mevzular bizim gibi avamın kolayca okuyup anlayamayacağı mevzular ihtiva ediyor. Burada avamın mesuliyeti nedir? Akaid bilgisi muteber kitaplardan okuyarak öğrenilebilir mi? Yoksa mutlaka bir hocadan mı tedris edilmelidir? Yukarıdaki araştırma ve öğrenme mecburiyetinin muhtevası nedir? (Yine avam açısından)
Cevap
Akaid’in bir bütün olduğu ve bu bütün içindeki herhangi bir meselede tereddüde düşen kimsenin o konudaki eksiğini vakit kaybetmeden gidermesi gerektiği doğrudur. Ancak Akaid sahasının avamın anlayamayacağı hususlar ihtiva ettiği şeklindeki bilginin tashih edilmesi gerekiyor. Şöyle ki;
Akaid temelde “Amentü” diye bilinen 6 esas üzerine ibtina eder. Bu esasları icmali olarak (detaylarına girmeden) bilmek ve ona göre itikadını tesis etmek herkese farzdır. Buna “icmalî iman” diyoruz.
Amentü esaslarının icmalen öğrenilmesinde herhangi bir müşkilat söz konusu değildir. Dolayısıyla avamın sorumluluğu ilk etapta bu aşamayı yerine getirmektir. Yani bir kimse Alla Teala’ya, meleklere, kitaplara peygamberlere, ahiret gününe ve kadere iman ettiği zaman, “icmalî iman” safhasını yerine getirmiş olur.
İkinci aşamada ise bu 6 esasın detayları gelmektedir. Bu noktada herkes kapasitesi ve imkânları ölçüsünde detaya inebilir. Hatta mezkûr 6 maddeden herhangi birisi hakkında kalbinde tereddüt, şüphe veya soru işareti bulunan kimsenin, derhal onu ortadan kaldırmanın yollarını araması gerekir.
Bu da ya ilmine itimat edilen birisine sorarak veya böyle birisinin konu hakkında yazdıklarını okuyarak olur. Ancak belirtmek gerekir ki, en salim yol, şifahi olarak sorup öğrenmektir. Zira meseleye vakıf birisiyle karşılıklı konuşarak bilgi edinmenin sayısız faydaları vardır. Yazılanı okumak ise her zaman arzu edilen sonucu vermeyebilir.
Ancak bunun herkes için ve her zaman mümkün olmayacağı gerçeğini göz önüne aldığımızda, birinci planda Akaid konusunda kaleme alınmış, anlaşılması kolay eserlerden istifade edilmesi gerektiğini, ancak bu eserlerde yer almayan yahut yer aldığı halde anlaşılmayan hususların öğrenilmesi için bir bilene gidileceğini söylemek doğru olur.
Akaid sahasıyla ilgili bilgi eksiklerini gidermek isteyen avamın muhterem Ali Nar hocanın hazırladığı Akaid Risaleleri isimli çalışmadan istifadesi mümkün ve kolaydır.
Akaid konusu gerçekten son derece önemli ve hassastır. Uhrevî selametini düşünen bir kimsenin bu meselede ifrat-tefrit dengesizliğine düşmeden, sorumlu olduğu kadarıyla bilgi sahibi olmaya çalışması, ilminin yetmediği, kapasitesini aşan hususlara girmemesi ve özellikle de bu sahada şahsî kanaatleriyle yahut halk arasında yaygın telakkilerle fikir beyan etmekten uzak durması gerekir.
Milli Gazete – 20 Mayıs 2006