Soru
- Kur’an-ı Kerim’de Maide suresi 6. ayette ayakların yıkanması mı, yoksa mesh edilmesi mi emrediliyor?
- Kur’an-ı Kerim’in ilk nazil olan ayeti hangisidir; nerede ve miladi olarak ne zaman nazil olmuştur? Son nazil olan ayet hangisidir; nerede ve miladi olarak ne zaman nazil olmuştur?
- Cuma suresinde “namaza çağırıldığınız zaman” ayetinde “çağırıldığınız” ile ne kastediliyor? O zaman ezan var mıydı?
- Tevrat ve İncil kitap halinde mi nazil oldu? Bunları Yahudiler ve Hıristiyanlar mı tahrif etti? Kur’an’ı koruyan Allah (c.c) –haşa– onları niye korumadı? Onlar tahrif olmasaydı Kur’an gelir miydi?
- Regl (hayız) döneminde namaz ve oruç olur mu? Hadis ile farziyet-haramlık hükmü sabit olur mu?
- Namaz ve orucun kazası vardır da zekâtın yok mudur?
- Kabirde azap var mıdır? Var ise Hz. Adem zamanında ölen ile Hz. Muhammed zamanında ölen aynı azaba mı çekilecek? Daha sonra ölen daha avantajlı mı oluyor? Ayrıca kabir azabı bir nevi yargısız infaz olmuyor mu?
Cevap
- Gerek rivayet tefsirlerinde 5/el-Mâide, 6. ayetinin tefsirinin zikredildiği yerlerde, gerekse Hadis kaynaklarında abdestin nasıl alınacağını bildiren rivayetlerin ve tatbikatın zikri sadedinde nakledilenler, abdestte ayakların yıkanacağını bildirmektedir.
Sahabe’den birkaç kişi ve bir kısım Sünnî alimler, mezkûr ayette geçen “ayaklarınızı” kelimesinin, meshi anlatacak şekilde okunacağını söylemiştir. (Arapça gramatik izahlar gerektiren bu noktayı bu kadarla geçiyorum. Detay mufassal Tefsir ve Fıkıh kitaplarında görülebilir.)
Hemen belirtelim ki, bu kıraat vechini tercih/kabul edenler iki gruptur ve bunlardan hiç birisi abdestte ayakların meshiyle yetinilebileceğini söylememiştir. Şöyle ki:
- İlgili ayetin ayakların meshini ifade ettiğini söyleyenler, buradaki “mesh”in “yıkama” anlamı ifade ettiği görüşündedir. Bu görüşün çeşitli delilleri vardır. Ancak yer kaplamaması için onların zikrine girmeyeceğim.
- İlgili kelimenin ayakların yıkanacağını değil, mesh edileceğini anlattığını, “mesh” kelimesinin “yıkama” anlamı ifade etmediğini, ancak bu hükmün Sünnet tarafından “yıkama”ya tahvil edildiğini söyleyenler.
Bu iki görüşten hangisi kabul/tercih edilirse edilsin aynı kapıya çıkar. Bu meselede son sözü Sünnet söylemiş ve abdestte ayakların meshiyle yetinilemeyeceği taayyun etmiştir.
Bu mesele Kur’an-Sünnet ilişkisi bahsinde ilginç bir örnek oluşturmaktadır. “Sadece Kur’an” sloganını benimseyenler, Sünnet’in ayakları yıkamak şeklinde takarrur etmiş olmasını ve Efendimiz (s.a.v)’in, ayakların her tarafının yıkanmasının “abdestin tastamam alınmış olması” için şart olduğunu tasrih buyurmasını izah edemez. Ulema abdestte ayakların yıkanmasının Efendimiz (s.a.v)’den tevatürle sabit olduğunu ifade etmiştir.[1]Bkz. İbn Kesîr, Tesîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 31 (5/el-Mâide, 6. ayetinin tefsiri sadedinde); el-Aynî, Umdetu’l-Karî, III, 21; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, I, 266; … Continue reading Bu sebeple Sahabe, abdestte ayakların yıkanması gerektiği konusunda icma etmiştir.[2]Sa’id b. Mansûr’un Sünen’inden naklen el-Aynî, a.g.e., a.y.; İbn Hacer, a.g.e., a.y.
- İlk nazil olan ayetin hangisi olduğu konusunda ihtilaf vardır. el-Fâtiha ayetleri olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi, el-Müddessir ya da el-Alak ayetleri olduğu söyleyenler de mevcuttur.
Devam edecek.
Milli Gazete – 6 Ocak 2008
Kaynakça/Dipnot
↑1 | Bkz. İbn Kesîr, Tesîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 31 (5/el-Mâide, 6. ayetinin tefsiri sadedinde); el-Aynî, Umdetu’l-Karî, III, 21; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, I, 266; el-Kettânî, Nazmu’l-Mütenâsir, 45. |
---|---|
↑2 | Sa’id b. Mansûr’un Sünen’inden naklen el-Aynî, a.g.e., a.y.; İbn Hacer, a.g.e., a.y. |