Küreselleşen dünyada müslüman imajını zedeleyen, çağdaş değer yargılarıyla çatışma arz eden ve bizi ele güne karşı zor durumlara sokan şu hadisleri ne yapalım? En sahih olarak tanıdığımız el-Buhârî ve Müslim’in Sahih’lerinde bile “problemli” rivayetler var. Hatta İmam el-Gazzâlî, el-Müstesfâ’da[1]”Mefhûm” bahsinde, II, 195. Efendimiz (s.a.v)’in, Abdullah b. Übeyy b. Selûl’ün cenazesi için istiğfar ettiğini bildiren rivayete[2]el-Buhârî, Müslim, et-Tirmizî, Ahmed b. Hanbel ve daha başkaları rivayet etmiştir. birkaç açıdan cevap verileceğini söyler. Önce “Haber-i vahid’dir, lugatta delil olmaz” der. Ardından da şöyle devam eder: “Daha açığı, bu haber sahih değildir. Çünkü Efendimiz (s.a.v) kelamın manalarını insanların en iyi bilenidir…”
İmam el-Gazzâlî gibi birisi bile el-Buhârî ve Müslim gibi Hadis imamlarının naklettiği bir rivayete “sahih değildir” demişse, burada durup düşünmemiz gerekmez mi?
Evet ilk bakışta bu yaklaşım insana doğru gibi geliyor. Ama bizim meselemiz “ilk bakış” aşamasındaki “yüzeysellik” ile çözülemeyecek kadar ciddi. Bu sebeple, “ilk bakış” ile yetinenleri mazur göremeyiz. O halde meseleye gereken ciddiyeti gösterelim ve örnek olayımızı biraz daha yakından tahlil edelim:
İmam el-Gazzâlî’nin bu tavrını bahse konu edinen Tâcuddîn es-Sübkî’nin tesbiti şöyle: “el-Gazzâlî’nin bu sözü, İmamu’l-Haremeyn’den alınmadır. Zira o, bu rivayet hakkında, “Ehl-i Hadis bu rivayeti sahih bulmamıştır” demiştir. İmamu’l-Haremeyn de bu tesbiti Kadı Ebû Bekr (el-Bâkıllânî)’den almıştır. Zira o, Muhtasaru’t-Takrîb’de, “Bu zayıf bir hadistir. Sahih hadis mecmualarında yer bulmamıştır” der. Oysa bu söz batıldır. Zira mezkûr hadis sahihtir, el-Buhârî ve Müslim’in Sahih’lerinde yer almıştır.”[3]el-İbhâc, I, 382.
es-Sübkî’nin İmamu’l-Haremeyn’den yaptığı nakil, onun el-Bürhân’ında geçiyor.[4]İmamu’l-Haremeyn, el-Bürhân, 458. el-Bâkıllânî ise bu meseleye et-Takrîb’de değinmiştir. Acak es-Sübkî’nin yukarıda ona atfettiği ifade bu eserde mevcut değil. el-Bâkıllânî’nin orada söylediği şudur: “Bu, sübutu (tam olarak) bilinmeyen haber-i ahad cümlesindendir. Dolayısıyla onda hüccet (olma özelliği) yoktur.”[5]et-Takrîb ve’l-İrşâd es-Sağîr, III, 344.
Ancak es-Sübkî, doğrudan et-Takrîb’den değil, onun “muhtasar”ından alıntı yapmaktadır. Bu eseri ihtisar eden ise yine İmamu’l-Haremeyn’dir ve el-Aynî’nin bu tasrihatla yaptığı iktibas –ki es-Sübkî’nin naklettiği cümlenin aynısıdır– meseleyi vuzuha kavuşturmaktadır.[6]Umdetu’l-Karî, XVIII, 373.
Görünen o ki, İmam el-Gazzâlî bu meseleyi işlerken kısmen el-Bâkıllânî’den, ama daha ziyade hocası İmamu’l-Haremeyn’den istifade etmiştir. el-Gazzâlî’nin el-Müstesfâ’da konuyu işleyiş biçimi hemen aynıyla bu iki müelliften alınmış gibidir.
İşte bu nokta son derece önemlidir. el-Kevserî merhumun nefis tesbitiyle söyleyecek olursak, bir ilim dalında otorite olan nice alim vardır ki, bir başka ilim dalında talebe seviyesindedir. Bu sebeple her ilim, sahasında mütehassıs olan ulemadan alınır.
Bu bağlamda söylemeliyiz ki, gerek İmamu’l-Haremeyn, gerekse İmam el-Gazzâlî, Hadis ilminde otoritesine başvurulacak ulemadan değildir. İmamu’l-Haremeyn, yukarıdaki hatalı tesbiti yanında, bu alanda başka tartışmalı tesbitlerde de bulunmuştur. İçtihad bahsinde meşhur “Mu’âz (r.a) hadisi”nin “Sahih” adıyla bilinen hadis kitaplarında tahriç edildiğini söylemesi bir örnektir.[7]Bkz. el-Bürhân, 772. İmamu’l-Haremeyn orada bu hadisin “Sıhâh”da rivayet edildiğini söyler ki, bu tabir Hadis ıstılahında, müellifleri tarafından münhasıran … Continue reading İmam el-Gazzâlî’ye gelince, “Hadis ilminde birikimim azdır” sözü onundur.[8]Kânûnu’t-Te’vîl, 30. Dolayısıyla Hadis ilminde temayüz etmemiş alimlerin hadisler hakkındaki değerlendirmelerine daima ihtiyatla yaklaşmak gerektiği kuralını hatırdan çıkarmamak durumundayız.
Milli Gazete – 26 Mayıs 2007
Kaynakça/Dipnot
↑1 | ”Mefhûm” bahsinde, II, 195. |
---|---|
↑2 | el-Buhârî, Müslim, et-Tirmizî, Ahmed b. Hanbel ve daha başkaları rivayet etmiştir. |
↑3 | el-İbhâc, I, 382. |
↑4 | İmamu’l-Haremeyn, el-Bürhân, 458. |
↑5 | et-Takrîb ve’l-İrşâd es-Sağîr, III, 344. |
↑6 | Umdetu’l-Karî, XVIII, 373. |
↑7 | Bkz. el-Bürhân, 772. İmamu’l-Haremeyn orada bu hadisin “Sıhâh”da rivayet edildiğini söyler ki, bu tabir Hadis ıstılahında, müellifleri tarafından münhasıran nazarlarında sahih olan hadisleri zikretmek maksadıyla kaleme alınan eserleri anlatır. Bu sebeple mezkûr eserlerin adında “Sahih” nitelemesi bulunur. Sahih-i Buhârî/Müslim, Sahih-i İbn Huzeyme… gibi. |
↑8 | Kânûnu’t-Te’vîl, 30. |