Hadis Tetkikleri Dergisi‘nde yer alan makaleler üzerinde dururken Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kahraman‘ın “Suret Hadisi” konusundaki makalesine de değinmiş ve şöyle demiştim:
“Makalenin bir yerinde “Muhakkak Allah azze ve celle Âdem’i kendi suretinde yaratmıştır” cümlesinin, hadisi Ahmed b. Hanbel‘e nakleden Abdurrahman b. Mehdî‘nin kendi sözü olduğu, bir başka yerde de “Allah Âdem’i kendi suretinde yarattı” cümlesinin, “Kardeşinizin yüzüne vurmayın” ifadesi ile birlikte zikredilmesi bazı hadis otoriteleri tarafından da “ziyade” olarak değerlendirilmiştir” denmek suretiyle “suret” içeren cümlenin hadise sonradan eklendiği intibaı verilmektedir ki, kanaatimce doğru değildir.
Zira İbn Mehdî‘nin (ki otoritesi herkesçe müsellem bir Hadis imamıdır), “Kavga ederken yüze vurmaktan sakının” hadisini aktardıktan sonra, bu hadisin başka varyantlarında gelen ve “suret” içeren kısmını yine hadisten iktibas olarak ta’lil maksadıyla zikrettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
“Ziyade” meselesine gelince, burada yazarın bir zühulü dikkat çekiyor. Zira bahsedilen yerde kaynak olarak verilen Fethu’l-Bârî ve Umdetu’l-Karî müellifleri, “ziyade” olan kısmın “er-Rahmân” kelimesi olduğunu belirtmişlerdir. Bir başka deyişle onların “ziyade” olduğunu söylediği kısım “Allah Teala Âdem’i kendi suretinde (alâ sûretihî) yaratmıştır” cümlesi değil, “Rahman’ın suretinde (alâ sûreti’r-Rahmân) yaratmıştır” cümlesindeki “Rahmân” kelimesidir…”
Derginin editörü sevgili dostum Doç. Dr. İbrahim Hatiboğlu, birkaç gün önce gönderdiği bir e-posta ile teşekkürlerini bildirmiş ve Kahraman‘ın, yukarıdaki mülahazalar üzerine bazı değerlendirmeler içeren bir notunu da eklemiş. Kahraman‘ın, “münasaha müzakeresi”ne güzel bir örnek teşkil eden ifadelerini aşağıya alıyorum:
“Yaptığımız değerlendirmenin, “Abdurrahman b. Mehdî rivâyetinde “Allah Âdem’i kendi sûretinde yarattı” cümlesinin metne sonradan eklendiği intiabını vermesi” ile ilgili olarak bizim kasdımız, sizin ifade ettiğiniz “suret içeren cümlenin hadise sonradan eklenmesi” değil, hadisin “Yüze tokat atılması” bağlamındaki rivayetine râvî tarafından eklendiğidir. Yoksa hadisin Hz. Âdem’in yaratılması bağlamındaki rivâyeti söz konusu edilmemiştir. Zira makalenin birkaç temel iddiasından birincisi suret cümlesinin bağlamını doğru tesbit etmektir ki bu bağlam, Adem ile ilgili olandır. Kaldı ki İbn Mehdî’nin bu tasarrufu “idrâc” yani râvînin kendinden yaptığı bir ilave olarak değil “ziyade” şeklinde yani aslında yine hadis olan bir cümlenin metne eklenmesi şeklinde değerlendirilmiştir. Eğer suret cümlesi bu “yüze vurmanın yasaklanması” bağlamında hadisin bir parçası olarak düşünülürse, makalenin, sizin de işaret ettiğiniz konuyu “problem teşkil etmekten uzak bir anlayışla ele alınabileceği” yönündeki iddiası ile çelişir. Çünkü yazıda hadiste geçen sûret ibaresinin, “insanın yüzü” mânâsına gelmeyebileceği savunulmaktadır. Hadis otoritelerinin bu cümleyi ziyade kapsamında değerlendirmesi de, yine “yüze vurmanın yasaklanması” bağlamı ile ilgili olup cümlenin asıl ait olduğu bağlam ile yani Hz. Âdem’in yaratılması ile ilgili değildir. Zira Hz. Âdem’in yaratılması bağlamında Sûretten bahseden cümle, hadisin temel ve en önemli cümlesidir.
““‘alâ sûreti’r-Rahmân” ibaresi ile ilgili ‘zühûlümüz’ konusuna gelince, kaynak olarak verdiğimiz Fethu’l-Bâri (Beyrut 1989, V/229) ve Umdetü’l-Kârî (Beyrut, ts. XIII/116) gibi eserlere tekrar baktım. Yüze vurmanın yasaklanmasından ve bunun illetinden bahsedildikten sonra şöyle deniliyor: Ve’t-ta‘lîlu’l-mezkûru hasenun, lâkin sebete inde Müslim ta‘lîlün âhar. Fe innehu ahrece’l-hadise’l-mezkûra min tarîki Ebi Eyyûb el-Merâğî an Ebî Hureyre ve zâde ‘Fe innallâhe haleka Âdeme ‘alâ sûratihi…” Bu cümlelerden sonra sûratihi kelimesindeki zamirin mercii tartışılıyor, bazı kaynaklarda “sûratihi” yerine “alâ sûreti’r-Rahmân” ibaresinin ziyade edildiği belirtiliyor. Sizin dikkat çektiğiniz bu ikinci bölüm yani “sûrati’r-Rahmân” ile ilgili bölümdür. Halbuki bizim aktardığımız “ziyâde” ile ilgili kısım, yukarıda Arapça’sını verdiğimiz Sûret cümlesinin ziyâde yapıldığı ile ilgili kısımdır. Zira yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, makalenin iddiası, sûret cümlesinin bu bağlamda Hz. Peygamber’e ait olmadığı bazı râvîler tarafından metne ziyâde edildiğidir. Makalede de dikkat çektiğimiz üzere (s. 58, dn. 33) İbn Kuteybe daha net bir ifade kullanır ve “Kardeşinizin yüzüne vurmayın” cümlesinin “Allah Âdem’i kendi sûretinde yarattı” cümlesine ziyâde edildiğini söyler (Te’vîlu Muhtelifi’l-Hadîs, Beyrut 1972, s. 219).”
Bu değerlendirmelerden ilkine diyeceğim bir şey yok. Zira orada “ziyade” kelimesi ile ifade edilen hususun, ayrı bağlamlardaki iki merfu rivayetin tek bağlamda sevk edilmesi”nden ibaret olduğu noktasında Kahraman ile aynı kanaatte olduğumuz anlaşılıyor.
İkinci mülahaza üzerinde ise bir sonraki yazıda duralım.
Milli Gazete – 8 Nisan 2004