Ramazan ve Teravih

Ebubekir Sifil2011, Ağustos 2011, Gazete Yazıları

Ebubekir Sifil - Ramazan ve Teravih

Efendimiz (s.a.v)‘in Ramazan ayında ibadat-u taati zirve noktasına taşıdığı, infak ve tasaddukta, namaz ve Kur’an okumada sair zamanlardan çok daha ileri boyutlarda hassasiyet gösterdiği rivayetlerin bize aktardığı bir hakikat. Ramazan orucunun önemini ifade etmek üzere Efendimiz (s.a.v), “Kim iman ederek ve karşılığını yalnızca Allah Teala’dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” buyurmuştur.[1]el-Buhârî, “İman”, 27, “Savm”, 6; Müslim, “Salâtu’l-Müsâfirîn”, 175…

Ramazan ayına mahsus bu büyük müjde, sadece oruç hakkında varit olmamıştır. Sahih rivayetler Efendimiz (s.a.v)‘in Teravih hakkında da ümmetine aynı müjdeyi verdiğini söylüyor:

Kim iman ederek ve karşılığını yalnızca Allah Teala’dan bekleyerek Ramazan’da namaz (Teravih namazını) kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.[2]el-Buhârî, “İman”, 26, “Salâtu’t-Terâvîh”, 1; Müslim, “Salâtu’l-Müsâfirîn”, 173…

Bu rivayet bize, Efendimiz (s.a.v)‘in, Teravih namazını yalnızca kendisinin kılmadığını, ümmetini de bu namazı kılmaya teşvik ettiğini açık bir şekilde anlatmaktadır. Hatta Ebû Hureyre (r.a) bu noktayı vurgulayarak şöyle demiştir: “Resulullah (s.a.v) Ramazan (gecesi) namazına –onu bir farz şeklinde emretmeksizin– teşvik eder ve şöyle buyururdu:Kim iman ederek ve karşılığını yalnızca Allah Teala’dan bekleyerek Ramazan’da namaz (Teravih namazını) kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.[3]el-Muvatta, “es-Salât fî Ramadân”, 1.

Konuyla ilgili olarak naklettiğim bu rivayetler sadece örnek kabilindendir. Hadis kaynaklarında gerek Efendimiz (s.a.v)‘in, gerekse Sahabe ve selef’in Teravih namazı konusundaki hassasiyetini anlatan pek çok rivayet mevcuttur.

Bu cümleden olarak sahih tariklerle şöyle nakledilmiştir: Efendimiz (s.a.v) bir Ramazan gecesinde mescitte Teravih kıldı. O esnada mescitte bulunan bir kısım sahabîler hemen Efendimiz (s.a.v)‘in arkasında saf tutarak cemaat oldu ve o namazı birlikte kıldılar. Ertesi gün başkalarına da haber verdiler, mescitteki cemaat sayısı çoğaldı ve Efendimiz (s.a.v) tekrar bu namazı kıldırdı. Üçüncü (veya bazı rivayetlerde dördüncü) gece cemaat, mescide sığmayacak kadar çoğalmıştı. Ancak Efendimiz (s.a.v)‘in bu namazı kıldırmak üzere çıkmadı. Sabah namazını kıldırmak üzere çıktığında şöyle buyurdu: “Gece namaz kıldırmak üzere çıkmamı beklediğinizi biliyorum. Ancak size farz kılınır da yerine getiremezsiniz diye korktuğum için çıkmadım.[4]el-Muvatta, “es-Salât fî Ramadân”, 1; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 184; Müslim, “Salâtu’l-Müsâfirîn”, 25; Ebû Dâvud, “Salât”, 318; en-Nesâî, … Continue reading

Bu rivayet açıkça gösteriyor ki Efendimiz (s.a.v) Ramazan gecesi bu namazı kendisi kılmış, ashabına da kıldırmıştır. Sahabe’ye bu namazı devamlı surette kıldırmamış olması, rivayette de tasrih buyurulduğu üzere, ümmetine farz kılınır endişesinden başkası değildir.

Rivayetlerden anlaşıldığına göre uygulama, Hz. Ömer (r.a)‘in hilafetine kadar Teravih namazını dileyenin cemaatle, dileyenin münferit olarak (tek .aşına) kılması şeklinde olmuştur. Hz. Ömer (r.a) hilafete gelince, bir gece mescitte halkın –tabir yerindeyse– “karmaşa halinde” bu namazı kıldığını gördü. Kimileri aynı anda birkaç imamın arkasında küçük cemaatler halinde, kimileri münferit olarak bu namazı kılıyordu. Mescitte bir uğultu ve karmaşa vardı. Hz. Ömer (r.a), bu manzaraya son verip bütün cemaati tek bir imamın (Übeyy b. Ka’b) arkasında topladı. Hakka kadınlar cemaatine de ayrı bir imam (İbn Ümmi Mektûm) tayin etti. O günden bu yana Teravih namazı camilerde tek imamın arkasında tek cemaat halinde kılınmaya başladı.

Hz. Ömer (r.a)‘in “Ne güzel bid’at oldu” dediği budur. Yani bu namaz Efendimiz (s.a.v) zamanında bütün Ramazan boyunca tek cemaat olarak tek imamın arkasında kılınmış değildi. Bununla birlikte Efendimiz (s.a.v)‘in burkaç gün de olsa bu namazı cemaate kıldırmış olması, onun cemaatle kılınmasının bid’at olmadığını göstermeye yeterlidir. Hz. Ömer (r.a)‘in “bid’at” dediği, bütün Ramazana boyunca bu şekilde kılınmasıdır.

Rivayetler, Efendimiz (s.a.v)‘in birkaç gece kıldırdığı bu namazın özel bir adı bulunup bulunmadığı konusunda bir şey söylemiyor. Sadece “kıyâmu’l-leyl” (gece namazı) ifadesi geçiyor. Bu da bu namaza “Teravih” denmesinin daha sonraki dönemlere ait bir durum olduğunu gösteriyor. Ancak bunun hiçbir önemi yoktur. Önemli olan Ramazan gecelerine mahsus bir namazın Efendimiz (s.a.v) tarafından kılınmış ve kılınmasının da teşvik edilmiş olmasıdır.

Şu halde her kim Ramazan gecelerine mahsus bir namaz bulunmadığını, Efendimiz (s.a.v)‘in, Sahabe ve Selef’in böyle bir namaz kılmadığını söylerse, ya bütün bu rivayetlerin mevcudiyetinden haberdar olduğu halde meseleyi saptıran maksatlı biridir veya cahildir!

Not: Yarın (21 Ağustos Pazar günü) Beyazıt’taki kitap fuarında 15.00-23.00 saatleri arasında –inşaallah– 67 numaralı RıhleKitap standında olacağım.

Milli Gazete – 20 Ağustos 2011

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 el-Buhârî, “İman”, 27, “Savm”, 6; Müslim, “Salâtu’l-Müsâfirîn”, 175…
2 el-Buhârî, “İman”, 26, “Salâtu’t-Terâvîh”, 1; Müslim, “Salâtu’l-Müsâfirîn”, 173…
3 el-Muvatta, “es-Salât fî Ramadân”, 1.
4 el-Muvatta, “es-Salât fî Ramadân”, 1; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 184; Müslim, “Salâtu’l-Müsâfirîn”, 25; Ebû Dâvud, “Salât”, 318; en-Nesâî, “Kıyâmu’l-Leyl”, 4…