İçki İçenin Namazı, Tavla ve Satranç-3

Ebubekir Sifil2011, Eylül 2011, Gazete Yazıları

Okuyucu sorusunun son kısmı tavla ve satranç oynamanın hükmüyle ilgiliydi. Bu yazıyı da bu noktaya tahsis edeceğim.

  1. Tavla oynamanın hükmü:

Tavla oynamaktan sakındıran sahih hadisler vardır. Ezcümle Efendimiz (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Tavla oynayan, Allah’a ve Resulü’ne isyan etmiştir.”[1]el-Muvatta, “Câmi’”, 49, Ebû Dâvud, “Edeb”, 64, İbn Mâce, “Edeb”, 43, Ahmed b. Hanbel, IV, 394, 7, 400… Yine şöyle buyurduğu mervidir: “Tavla oynayan kimse elini domuz etine ve kanına bulamış gibidir.”[2]Müslim, “Şi’r”, 10; Ebû Dâvud, “Edeb”, 64, İbn Mâce, “Edeb”, 43, Ahmed b. Hanbel, V, 352, 7…

Bu ve benzeri rivayetlere dayanarak Hanefî ulema, tavla oynamanın mekruh olduğunu söylemiştir.[3]el-Kâsânî, Bedâi’u’s-Senâi’, V, 127; İbn Âbidîn, XI, 210; el-Fetâva’l-Hindiyye, VI, 432; el-Leknevî, et-Ta’lîku’l-Mümecced, III, 423. Buradaki kerahet, “kerahet-i tahrimiye”dir. Dolayısıyla mezhebin bazı kaynaklarında tavla oynamanın “haram” olduğunun söylenmesi ile “kerahet” hükmü arasında bir çelişki yoktur.

Malikî ve Hanbelî mezheplerinde de tavla oynamak haramdır.[4]İbn Abdilberr, et-Temhîd, el-Karâfî, ez-Zehîre, XIII, 283; İbn Kudâme, el-Muğnî, XIV, 154. Şafiî mezhebinin sahih kavli de böyledir.[5]Hâşiyetu’d-Düsûkî, IV, 167; el-Mevsû’atu’l-Fıkhiyyetu’l-Kuveytiyye, XL, 224. Şafî mezhebinin konu hakkındaki hükmünü İbn Hacer el-Heytemî tahkik etmiş ve tavlanın haram olduğu noktasında bu mezhebin hükmünün de diğer mezhepler gibi olduğunu belirtmiştir.[6]el-Heytemî, ez-Zevâcir, II, 212-3. Bu sebeple kimi kaynaklarda tavla oynamanın haram olduğu konuşumda icma bulunduğu nakledilmiştir.[7]Bkz. Ali el-Karî, Mirkâtu’l-Mefâtîh, VIII, 333.

  1. Satranç oynamanın hükmü:

Malikî ve Hanbelî mezhebinde satranç ne şekilde oynanırsa oynansın (bir karşılık için olsun olmasın veya başka mahzurları tazammun etsin etmesin), haramdır.

Hanefî ve Şafiî mezheplerinde ise mekruhtur.

Hanefî mezhebinin ikinci imamı İmam Ebû Yusuf, satranç oynamanın mübah olduğunu söylemiştir ki, Malikî ve Şafiî mezheplerinde de bu doğrultuda hüküm veren alimler vardır.[8]Tavlanın hükmü konusunda zikredilen kaynakların belirtilen yerlerinde satrancın hükmü de mevcuttur. Ayrıca bkz. el-Mevsû’atu’l-Fıkhiyye, XXXV, 269 vd.

Satrancın mübah olduğu yolunda görüş beyan eden ulema, bu ibahayı üç hususla çerçevelemiştir: A) Satranç oynarken namaz vakti geçirilmeyecek, B) Yakışıksız söz söylenmeyecek, C) Kumara dönüştürülmeyecek.[9]Ali el-Karî, Mirkâtu’l-Mefâtîh, VIII, 339.

İbn Abdilberr, tavlanın hükmü ile satrancın hükmünün aynı olmadığı, zira ulemadan satranç oynamanın cevazına kail olanlar bulunduğu noktasına dikkatimizi çekerek şöyle der: ” Ulemadan birçoğu, kumar olmamak kaydıyla satranç oynamaya cevaz vermiştir. Kumar olmamak şartıyla satranç oynamanın mübah olduğunu söylediği nakledilenler arasında Sa’îd b. el-Müsbeyyeb, Sa’îd b. Cübeyr, Muhammed b. Sîrîn, Muhammed b. el-Münkedir, Urve b. ez-Zübeyr ve oğlu Hişâm, Süleyman b. Yesâr, Ebû Vâil, eş-Şa’bî, el-Hasenu’l-Basrî, Ali b. el-Hasen b. Ali, Ca’fer b. Muhammed, İbn Şihâb, Rebî’a ve Atâ bulunmaktadır…”[10]İbn Abdilberr, et-Temhîd, XIII, 181.

Allahu a’lem.

Milli Gazete – 25 Eylül 2011

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 el-Muvatta, “Câmi’”, 49, Ebû Dâvud, “Edeb”, 64, İbn Mâce, “Edeb”, 43, Ahmed b. Hanbel, IV, 394, 7, 400…
2 Müslim, “Şi’r”, 10; Ebû Dâvud, “Edeb”, 64, İbn Mâce, “Edeb”, 43, Ahmed b. Hanbel, V, 352, 7…
3 el-Kâsânî, Bedâi’u’s-Senâi’, V, 127; İbn Âbidîn, XI, 210; el-Fetâva’l-Hindiyye, VI, 432; el-Leknevî, et-Ta’lîku’l-Mümecced, III, 423.
4 İbn Abdilberr, et-Temhîd, el-Karâfî, ez-Zehîre, XIII, 283; İbn Kudâme, el-Muğnî, XIV, 154.
5 Hâşiyetu’d-Düsûkî, IV, 167; el-Mevsû’atu’l-Fıkhiyyetu’l-Kuveytiyye, XL, 224.
6 el-Heytemî, ez-Zevâcir, II, 212-3.
7 Bkz. Ali el-Karî, Mirkâtu’l-Mefâtîh, VIII, 333.
8 Tavlanın hükmü konusunda zikredilen kaynakların belirtilen yerlerinde satrancın hükmü de mevcuttur. Ayrıca bkz. el-Mevsû’atu’l-Fıkhiyye, XXXV, 269 vd.
9 Ali el-Karî, Mirkâtu’l-Mefâtîh, VIII, 339.
10 İbn Abdilberr, et-Temhîd, XIII, 181.