Soru
“(…) Ben yıllar evvel Yeni Şafak gazetesinin dağıtmış olduğu Muhammed Esed mealini aldım. Sonra duydum ki bir kaç yerde ehli sünnet dışı söylemler var.(mucizenin inkarı gibi). Birkaç arkadaşla meseleyi tartıştık. Bir kısmı Esedin önemli bir şahsiyet olduğunu söyledi.Bu konu hakkında bizi bilgilendirirseniz seviniriz.”
Cevap
İtikadî noktada arızaları olan bir kimsenin bir yandan da “önemli” olarak nitelendirilmesi, neyi öne aldığımız ve önemsediğimiz sorusunu cevaplandırış tarzımıza göre değişecektir. Neye nasıl inanmamız gerektiği meselesinin önemini büyük ölçüde yitirdiği günümüzde başka hususların öncelenmesine şaşırmamalı…
Muhammed Esed’in kaleme almış olduğu, dilimize Kur’an Mesajı adıyla çevrilmiş olan mealde Ehl-i Sünnet’e aykırı yerler olduğu, gerçeği yansıtan bir tesbittir. Esed’in, mealinde Ehl-i Sünnet’i bid’at fırkalardan ayıran nesh, şefaat, kabir azabı… gibi hususlarda, hatta bid’at fırkaların dahi kabul ettiği nüzul-i İsa (a.s), cehennem hayatının ebedîliği gibi hususlara muhalif yorumlar ileri sürüp savunduğu bilinen bir husus.
Bu söylediğim hususlarla ilgili olarak şu ayetlere düştüğü notlara bakılabilir:
Kâfirler için cehennem azabının ebedî olmadığına dair: 78/en-Nebe’, 23’e ve 40/el-Mü’min, 12’ye düştüğü notlar.
Şefaat inancı konusunda: 10/Yunus, 3’e düştüğü not.
Hz. İsa (a.s)’ın göğe kaldırılışı ve yeryüzüne tekrar gelişi konusundaki İslam inancına aykırı yorumları için: 4/en-Nisa, 158’e ve 43/ez-Zuhruf, 61’e düştüğü notlara bakılabilir. Bu konuda
Kabir azabıyla ilgili ayetleri de inkâr doğrultusunda meallendirdiği görülen Esed, zaman zaman yaptığı bir şeyi burada da yapar ve 71/Nûh, 25. ayetinde kabir azabına hiç değinmez ve bu tavrını da ez-Zemahşerî’yle refere eder. Ancak ez-Zemahşerî, o yorumla birlikte kabir azabını da gündeme getirmiş ve ayetin ona da delalet edebileceğini belirtmiştir.[1]Bkz. el-Keşşâf, VI, 219. Esed’in burada ez-Zemahşerî’nin bu görüşüne hiç değinmemesi dikkat çekicidir.
Modern zamanların en büyük fitnelerinden olan “Ehl-i Kitab’ın, Kur’an-ı Kerim’e ve Efendimiz (s.a.v)’e iman etmeden kurtuluşu elde edip cennete gideceği” inancını savunması da Esed’in üzerinde yürüdüğü çizginin mahiyeti konusunda yeterince açıklayıcıdır.
Esed’in, cinlerin ontolojik varlığıyla ilgili söyledikleri de dikkat çekicidir. Mealin sonuna koyduğu “ek”lerden birisini bu konuya tahsis ettiği malum. Orada söyledikleri dikkatli bir gözle tetkik edildiğinde Esed’in cinlerin varlığı konusunda çok da rahat olmadığı, muğlak birtakım ifadelerle meseleyi muallakta bırakmayı tercih ettiği görülmektedir. Bu konudaki bir yorumu için 6/En’am, 128’e düştüğü nota da bakılabilir.
Okuyucu sorusunda da belirtiliği gibi Esed’in bir diğer “farklı” yanı da Efendimiz (s.a.v)’e verilen mucizeleri inkârıdır. Örnek olarak 17/el-İsrâ, 59. ve 93. ayetlerine düştüğü notlara bakılabilir.
Burada kısaca ifade etmeye çalıştığım hususlar Esed’in “Ehl-i Sünnet çizgiye riayet” gibi bir hassasiyet taşımadığını, hatta yer yer hiçbir İslam fırkasının söylemediği şeyleri ortaya atıp savunduğunu göstermek için yeterli olsa gerektir.
Milli Gazete – 29 Mayıs 2011
Kaynakça/Dipnot
↑1 | Bkz. el-Keşşâf, VI, 219. |
---|