Nuzul-i İsa (as), Kelam Alimleri, Hadisler-3

Ebubekir Sifil[dosya], 2007, Gazete Yazıları, Haziran 2007, Nüzûl-i İsâ

İmam el-Mâturîdî’nin, nüzul-i İsa (a.s) meselesine Te’vîlâtu’l-Kur’ân’ın muhtelif ciltlerinde muhtelif vesilelerle yer verdiğini gösteren örneklerden bir kısmını daha önceki yazılarda görmüştük. Bugün konuya buradan devam edelim:

İmam el-Mâturîdî, 3/Âl-i İmrân, 49 ayetini tefsir ederken şöyle der: “Hz. İsa (a.s)’ın hayatı baştan sona mucizeyle donatılmıştır. Zira O, diğer insanlardan farklı biçimde babasız olarak dünyaya gelmiş, beşikteyken konuşmuş, (…), başka birisi O’na benzetilmiş ve bu suretle öldürülmüş, O ise göğe kaldırılmıştır. Bütün bunlar mucizedir…”[1]Te’vîlâtu’l-Kur’ân, II, 307-8. Aynı surenin 54. ayetinin tefsiri esnasında şunları söyler: “Tuzak kurdular: Yani İsa (a.s)’ı yalanladılar ve öldürmeye azmettiler. Allah da, İsa (a.s)’ı ref etmek ve içlerinden birisini O’na benzeterek öldürmelerini sağlamak suretiyle mukabil tuzak kurdu..”[2]Te’vîlâtu’l-Kur’ân, II, 314.

Yine aynı surenin 55. ayetinde geçen “Seni vefat ettireceğim” ifadesinin tefsiri sadedinde şunları söyler: “İkinci ihtimal, Hz. İsa (a.s)’ın, ruhu (ve bedeniyle) birlikte düşmanlarının arasından alınması ve şeref bulduğu bir mevkiye kaldırılmasıdır…” Burada Hz. İsa (a.s)’ın hayatının bütün safhalarının mucize olduğu şeklindeki tesbitini tekrarlar. Arkasından, “Seni küfredenlerden temizleyeceğim” cümlesi üzerinde dururken, Hz. İsa (a.s)’ın, rivayetlerde geldiği üzere gökten ineceğini ve kendisine tabi olanlarla birlikte kâfirlerle savaşacağını anlatmaya ihtimalli olduğunu vurgular.[3]Te’vîlâtu’l-Kur’ân, II, 316-7.

“Hani kâfirler seni tutup bağlamak, öldürmek ya da sürmek amacıyla aleyhinde tuzak kuruyordu. Onlar tuzak kurarken Allah da karşılığını kuruyordu. Öyle ya, Allah tuzakların hayırlısını kurar” (8/el-Enfâl, 30) ayeti üzerinde dururken dikkatimizi ilginç bir noktaya çeker. Burudaki ” Onlar tuzak kurarken Allah da karşılığını kuruyordu” cümlesi, Allah Teala’nın, onların maksatlarına ulaşmasının önüne engeller koyduğunu ve yapmak istediklerini yapmalarına fırsat vermediğini anlatmaktadır. Efendimiz (s.a.v)’in, bir şekilde, ama onların üzerinde fikir yürüttüğü üç şık –tutup alıkoymak, öldürmek veya tebliğ görevini yapamayacağı bir yere sürmek– dışında bir şekilde onların elinden kurtulması, Allah Teala’nın “mukabil tuzağı” olarak ifade buyurulmaktadır.

İşte Hz. İsa (a.s)’ın durumu da böyle olmuştur. Dikkat edilecek olursa, O’nun Yahudiler’in elinden kurtarıldığını anlatan –yukarıda zikri geçen– 3/Âl-i İmrân, 54-5 ayetlerinde de tuzak ve mukabil tuzak” metaforu yer almaktadır. Öyleyse Hz. İsa (a.s)’ın da Yahudiler’in elinden, onların yapmak istedikleri dışında bir şekilde kurtarılmış olması gerekir.[4]Te’vîlâtu’l-Kur’ân, VI, 202-3. Keza, “De ki: “Hak geldi, batıl zevale erdi. Zaten batıl yıkılmaya mahkûmdur”[5]17/el-İsrâ, 81. ayetinin tefsiri esnasında şunları söyler: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in bi’setinden önce insanlar şaşkınlık ve tahayyür içindeydiler. Çünkü İsa (a.s)’ın yerden göğe kaldırıldıktan sonra Allah’ın yolunu ve dinini kaybetmişlerdi…”[6]Te’vîlâtu’l-Kur’ân, VIII, 342.

Bunlar, yer tutmaması için zikretmediğim –Te’vîlât’ın incelenmesiyle kolayca tesbit edilebilecek– daha başka pasajlar ve daha önceki iktibasların, İmam el-Mâturîdînin de tıpkı İmam el-Eş’arî gibi nüzul-i İsa (a.s) meselesinde herhangi bir spekülasyona izin vermeyecek netlikte olduğunu ortaya koyduğu açıktır.

Yarın Kelam alimlerinin tutumunu mercek altına alalım.

Milli Gazete – 9 Haziran 2007

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 Te’vîlâtu’l-Kur’ân, II, 307-8.
2 Te’vîlâtu’l-Kur’ân, II, 314.
3 Te’vîlâtu’l-Kur’ân, II, 316-7.
4 Te’vîlâtu’l-Kur’ân, VI, 202-3.
5 17/el-İsrâ, 81.
6 Te’vîlâtu’l-Kur’ân, VIII, 342.