Efendim, mesele şu: Prof. Dr. Muhammed Ali es-Sâbûnî, Prof. Dr. Süleyman Ateş’in “Cennet kimsenin Tekelinde Değildir” başlıklı makalesine[1]”Cennet Kimsenin Tekelinde Değildir”, İslamî Araştırmalar, Yıl 1989, Cilt III, sayı 1. bir reddiye kaleme alıyor. Türkiye’de bulunduğu bir sırada Dâru’l-Hikme’den hoca arkadaşların kendisiyle yaptığı görüşmede Prof. Dr. es-Sâbûnî, lütfedip reddiyeyi onlara veriyor. “Cennet Kimsenin Tekelinde Değil, Mâlikü’l-Mülk Olan Allah’ı Elindedir” başlıklı bu makale, Ömer Faruk Tokat hocamın çevirisiyle İnkişaf dergisinin 4. sayısında[2]İnkişaf, Eylül-Kasım, 2005. neşrediliyor ve Dâru’l-Hikme’nin sitesine de konuyor.[3] Arapça orijinali için bkz. http://www.darulhikme.org/ar/articles/sabuni1.htm, ; çevirisi için bkz., http://www.darulhikme.org/makale/sabuni.htm.
Bir süre sonra Mehmet Şevket Eygi ağabey Ömer Faruk hocayla irtibata geçerek, önemli bulduğu bu makaleyi broşür olarak bastırmak istediğini söylüyor ve gerekli mutabakat sağlandıktan sonra makale broşür olarak basılıyor.
Mesele, söz konusu broşürden haberdar ve de “rahatsız” olan Hürriyet’in manşetiyle farklı bir mecraya girdi ve ilgili-ilgisiz, bilgili-bilgisiz herkes tarafından çekiştirilmeye başladı. Sanki Müslümanlar Allah Teala’nın rahmetine –haşa– ambargo koyuyormuş, cennete fazla sayıda insanın gitmesinden rahatsız oluyormuş gibi bir hava oluştu.
Takvim’den Nazlı Ilıcak hanımefendi de “Yarım Hoca Dinden Eder” başlıklı yazısında (7 Mart) meseleye kendi zaviyesinden yaklaşmış; “çocukluk yıllarında Notre Dame de Sion’da okurken kendilerini Allah’a adayan rahibelere bakar, iyi yürekli, yardımsever bu insanlar cennete kabul olunmazken, bizim gibi mutlaka günahı sevabından fazla kişilerin cennete girmesinin neden daha büyük ihtimal olduğunu bir türlü anlayamazdım” demiş.
Kimin cennete, kimin cehenneme gideceği meselesi, insanların karar ve inisiyatif alanının dışına düşer. Bu, akılla değil, sadece nakille bilinebilecek hususlardandır ve hangi inanç ve amelin sahibini cennete, hangisinin de cehenneme sokacağı Kur’an ve Sünnet’in sarih beyanlarıyla ortadadır.
Mesele, ilgili ayet ve hadislerin sağlıklı bir “sistem” temelinde anlama eylemine konu edilmesi noktasında düğümlenmektedir. Prof. Dr. Ateş’in konuyla ilgili yaklaşımının ise böyle bir sistemden yoksun ve netlik arz etmekten uzak olduğunu söylemek zorundayız.
2/el-Bakara, 62 ve 5/el-Mâide, 69 ayetlerinden hareketle Yahudi, Hristiyan ve Sabiîler’in de cennete gideceğini söyleyen Ateş’in konuyu ele alış tarzını bir sonraki yazıda ele almaya çalışacağım.
Aslında Nazlı hanımın ifadeleri mesele hakkında fazlaca yoruma mahal bırakmayacak türden; yukarıdaki sözlerinin ardından şunları söylemiş: “… Ben daha o günlerde karar verdim: “Bu rahibeler mutlaka cennete gidecek.” Şimdi tutmuş Mehmet Şevket Eygi, onlara “kafir” diyor. Üstelik dinlerarası diyalogu savunan Fethullah Hoca gibileri de kınıyor. “Yarım doktor insanı candan, yarım hoca dinden eder” derler. Bu yüzden, din konusunda düşünce ileri sürenler, büyük özen göstermeli.”
Alıntının en sonunda yer alan yargı cümlesinin sahibi olarak Nazlı hanım o rahibelerin cennete gideceğine daha o yaşta “karar verdiğine” göre, sadece “yarım hoca”ların değil, “tam hoca”ların da fazla birşey söylemesine gerek yok demektir!
Milli Gazete – 10 Mart 2007
Kaynakça/Dipnot
↑1 | ”Cennet Kimsenin Tekelinde Değildir”, İslamî Araştırmalar, Yıl 1989, Cilt III, sayı 1. |
---|---|
↑2 | İnkişaf, Eylül-Kasım, 2005. |
↑3 | Arapça orijinali için bkz. http://www.darulhikme.org/ar/articles/sabuni1.htm, ; çevirisi için bkz., http://www.darulhikme.org/makale/sabuni.htm. |