Vahdet, günlük yazı tecrübemin üçüncü durağı. İlk köşe yazısının üstünden yaklaşık 15 yıl geçmiş. Bu konuda hiç tevazu yapmayacağım. İletişim Fakültesi’nde aldığımız “teorik” eğitimin üstüne bu tecrübe de eklenince, “idealimdeki gazete”den söz etmek için yeterli arkaplana sahip olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.
Bugüne kadar yazdığım gazeteler “idealimdeki gazete” profiline yüzde yüz oturan gazeteler değildi. Hatta o profilden “epeyce” farklı olduklarını söyleyebilirim. Vahdet dışındakilerin herhangi bir yanına müdahale edebilecek durumda değildim açıkçası. Yazdığım her bir gazete, o an benim için en uygun seçenek olduğu için yazdım. Ancak bu, onları her bakımdan benimsediğim anlamına gelmiyor tabii.
Ancak Vahdet için durum –en azından şimdiki hal itibariyle– biraz farklı. “Her hususta”ki tavsiye ve görüşlerimi dikkate alacağına dair Gazete yönetiminin bana verdiği “açık çek”e dayanarak bu yazıda idealimdeki gazeteyi ana hatlarıyla ve maddeler halinde aktarmaya çalışacağım.
1. Her şeyden önce “İslamî ölçüler”i yayın ilkelerinin başına koymuş bir gazete. Kur’an ve Sünnet’in tabii bir yansıması olarak teşekkül edip sistemleşmiş Ehl-i Sünnet itikadını her türlü endişenin önünde ve üstünde tutan bir yayın anlayışı.
2. “İslam ahlakı” diye bir meselesi olan ve bunu haberden yoruma, metinden görsele kadar her hücresine sindirmiş, nehy-i münker çerçevesinde ahlaksızlıktan bahsederken bile bunu ahlak ölçüleri içinde vermeyi başaran bir gazete.
3. “Doğru”yu şaşmaz ilke edinmiş; asparagasa, yalana, çarpıtmaya kesinlikle prim vermeyen; her ne pahasına olursa olsun “doğru”nun ve “haklı”nın yanında yer almakta tereddüt etmeyen bir gazete.
4. “Böyle daha çok satarız” ucuzculuğuna iltifat etmeyen; halkın peşinden sürüklenen değil, kamuoyu oluşturmayı ve hedef kitlesini ilimde, ahlakta, estetikte, düşüncede ve İslamî hassasiyette bir noktadan alıp bir noktaya taşımayı ilke edinmiş bir gazete.
5. Halktan, siyesi yönetimden, sermayeden ve her çeşit çıkar çevresinden müstağni hareket etmeyi, sadece Allah’a kul olmayı en baş meselesi yapmış bir gazete.
6. İnançtan kültüre, tarihten sanata aidiyet değerlerimizi koruyup kollamayı, yayıp kalıcılaştırmayı hedeflemiş, bu değerleri zedeleyenlerle mücadeleyi varlık sebebi olarak benimsemiş bir gazete.
7. Magazine asla iltifat etmeyen, mizahı dahi seviyesizliğe düşmeden yapmayı başarabilmiş bir gazete. İslamî değerlerin “kötü” takdimine hiçbir şekilde tahammülü olmayan, bu değerleri, büyüklükleriyle mütenasip bir seviye ve ciddiyet içinde takdim etmeyi bilen bir gazete.
9. Bilhassa işin görsel boyutunda yüksek bir estetik seviye yakalamış bir gazete. Her bir sayfanın muhtevası itibariyle kendine özgü bir karakteri olabilir; ama “ciddi/saygın gazete” imajıyla bağdaşmayacak sıradanlığa, basitliğe, seviyesizliğe müsamaha göstermeyen bir gazete.
10. Okuyucunun haklı taleplerine, milletin hassasiyetlerine kulak tıkayıp “bildiğini okuyan” değil, “geri beslenme”yi önemseyen bir gazete.
11. Ana kimlik unsurlarımız, dinî ve millî hassasiyetlerimiz söz konusu olduğunda safını belli etmede asla tereddüt etmeyen; hiçbir manipülasyona, hiçbir tehdide ve hiçbir vaade kulak asmadan ilkeli duruşundan taviz vermemeye azamî dikkat gösteren bir gazete.
12. Kâğıdından baskısına, haberinden yorumuna kadar kaliteyi birinci planda gözeten bir gazete; taklit eden değil, taklit edilen bir yayın çizgisi.
Bu maddelerde yer alan hususların hiç birisinin Vahdet’in riayet etmediğini söylüyor değilim tabii. Ben genel çerçeveyi verdim. Herkes payına düşeni alsın.
Vahdet Gazetesi – 29 Aralık 2014