Zaman zaman kimi okuyuculardan, “Hangi kitapları okumamı tavsiye edersiniz?” sorusu geliyor. Net birşey söylemenin belki de en zor olduğu meselelerden birisi bu. Soru sahibini tanımadan, tahsil durumunu, birikimini, eğilimlerini bilmeden, hangi noktalarda tashihe, hangi alanlarda takviyeye ihtiyacı olduğunu tesbit etmeden bir insana kitap tavsiye etmekle ona iyilik mi yapılmış olur?..
Üstelik bir kitabın tavsiyesi, bütün muhtevasının tekeffülü olduğundan, sorumluluğu en ağır işlerdendir! Kaç yazarın her satırının altına tereddütsüz imza atabilirsiniz? Bunu geçsek bile, her satırının altını tam bir itmi’nanla imzalayacağınız yazar(lar)ın eserlerinin herkese aynı şekilde tavsiye edilebileceğini söyleyebilir misiniz?..
Reşid Rıza, Akaid’den diğer konulara güvenilir, muhtevasıyla amel edilebilecek, kolay anlaşılabilir kitapların hangileri olduğu şeklindeki bir soruya bakın nasıl cevap vermiş: Kendisinin Hulâsatu’r-Risâleti’l-Muhammediyye’si, Muhammed Abduh’un Risâletu’t-Tevhîd’i, İbn Teymiyye’nin Mecmû’atu’r-Resâil ve’l-Mesâl’i, İmam Ahmed, en-Nevevî, el-Makdisî ve İbnu’l-Kayyım’ın eserlerinden seçilmiş hadislerden oluşan Mecmû’atu’l-Hadîsi’n-Necdiyye, es-San’ânî’nin Sübülü’s-Selâm’ı, eş-Şevkânî’nin ed-Derâri’l-Mudıyye’si, İbnu’l-Kayyım’ın Zâdu’l-Me’âd’ı ve İbn Muflih’in el-Âdâbu’ş-Şer’iyye’si… (Abdülilah b. Osman eş-Şâyi’, Fetâvâ ani’l-Kütüb, 11)
Bu listeyi oluşturan eserleri, hatta sadece Sübülü’s-Selam’ı Türkçe’ye çevirin (bildiğim kadarıyla Zâdu’l-Me’âd’ın ve kısmen İbn Teymiyye’nin eserinin çevirisi mevcut) ve verin halkın eline, “haydi bununla amel et” diye.. Nasıl bir sonuçla karşılaşırsınız?.. Reşid Rıza bunları hangi düşünceyle tavsiye etmiş olabilir diye sormadan edemiyorsunuz. Adı geçen eserde bu kabil pek çok tvsiye ve tesbit var…
(Bu cümleden olarak bazı okuyuculara –mütercimlerinin dikkat ve hassasiyetine itimat ederek– H. İbrahim Hasan’ın İslam Tarihi’ni tavsiye etmiştim. Geçen gün Antalya’dan arayan ehl-i gayret gönüldaşlar beni uyararak bu eserdeki bazı tartışmalı tesbitlere dikkatimi çekti. Yayıneviyle irtibata geçerek durumu aktardım. Mütercimlerin de dikkatini çeken (buna rağmen her ne hikmetse bir açıklama notu dahi yazılmayan) bu hususlar hakkında müteakip baskıda gerekli izahatın yapılacağını söyledi de bir parça rahatladım…)
Tavsiye edilen kitaplar yanında, bir de “sakındırılan” kitaplar var. Mesela Ebû Ubeyde Meşhûr b. Hasan Âl Selmân’ın Kütüb Hazzere minhâ’l-Ulemâ’sı bu meyanda kaleme alınmış bir çalışma.
“Sakıncalı” kitapların oluşturduğu hayli uzun listede neler yok ki! Gerçekten uzak durulması gerekenler yanında, İmam Ebû Hanîfe’nin el-Fıkhu’l-Ekber’inden Kadı Iyâd’ın eş-Şifâ’sına, Mansur Ali Nâsıf’ın et-Tâc’ından ez-Zehebî’nin İbn Teymiyye’ye hitaben yazdığı en-Nasîhatu’z-Zehebiyye’ye kadar (mezkûr eserlerden ilki ve sonuncusu “müellifleri adına uydurulmuş eserler” olarak tavsif ediliyor) pek çok eserin adını bu listede görmek mümkün.
Tıpkı ilk grupta zikrettiğim “tavsiyeye şayan eserler listesi” gibi, ikinci grubu oluşturan “uzak durulması gereken eserler listesi” de sakınılması gereken bir tavrın ürünü: Genellemecilik ya da toptancılık.
Belki her iki tavrın sahibi de “iyi niyetle” hareket ediyor. Ama hangi iyi niyet “okuyun” ya da “okumayın” tarzındaki bu genellemelerin doğuracağı sakıncaları ortadan kaldırabilir ki?
Hayli sıkıntılı bir mesele şu “okuma” işi. Ne dersiniz?..
Milli Gazete – 5 Mart 2007