Karaman Hoca Ve Taha Akyol-4

Ebubekir Sifil2010, Gazete Yazıları, Hayrettin Karaman, Ocak 2010, Şahıslar

Bir önceki yazıda Karaman hocanın, recmin “hadd” değil, takdiri ve uygulaması yöneticilere bırakılmış “ta’zir” türünden bir ceza olduğunu söylediğini görmüştük. Yazının sonunda bunun problemli bir tesbit olduğunu belirtmiş ve gerekçesi üzerinde bugün duracağımı söylemiştim. Evet, bu, problemli bir yaklaşımdır; zira:

Zina eden bekâr bir kimseye içtihadla değiştirilemeyecek bir ceza (hadd) verilmesini hükme bağlayan vahyin, aynı suçu evli birisi işlediğinde içtihada açık bir alan öngördüğünü söylemek Karaman hocanın kendi mantalitesi açısından mümkün değildir. Çünkü “Bekârlık bir tahrik sebebi olduğu için bekârın zinasının cezası daha hafif olmuştur”[1]http://www.hayrettinkaraman.net/kitap/meseleler/0696.htm. diyerek bekârlığın bir tür “hafifletici etken” olduğunu, bekâr zaninin cezasının bu sebeple daha hafif tutulduğunu dile getiren kendisidir. Buradan çıkan sonuç şu olacaktır: Tahrik edici bir unsurun (bekârlığın) etkisiyle zina eden kimse, değişmez bir akıbete düçar olacak, yani 100 sopa yiyecek; buna mukabil kendisi için meztûr tahrik edici unsurun söz konusu edilemeyeceği evli kimse, sadece azar işiterek kurtulabilecektir! Zira “ta’zir” dediğimiz cezalandırma şekli, bir ucunda azarlayıp serbest bırakmanın, diğer ucunda öldürmenin yer aldığı geniş bir yelpazeyi ifade etmektedir. Dolayısıyla madem ki recm “ta’zir” kabilinden bir cezalandırmadır, o halde her zaman ölüm cezası vermek şeklinde uygulanacak diye bir kaide yoktur!

Nitekim hocanın, recm cezasının uygulanışı ile ilgili olarak “Aynı hüküm, sünnete dayalı icmâ ile İslâm’a da intikal etmiş ve bu suçu işleyen evli şahıslara -az da olsa- uygulanmıştır” dediğini bir önceki yazıda görmüştük.

Bu cümlenin, “recmin İslam’a intikali”nden bahseden kısmı üzerinde bir önceki yazıda kısaca durmuştum. Ama cümledeki problemli kurgu bundan ibaret değil. Zira işin bir de, “bu suçu işleyen evli şahıslara -az da olsa- uygulanmıştır” kısmı var. Bu anlatım, zina suçu işleyen evli şahısların recm cezasına çarptırılmasının değişmez bir uygulama olmadığını, hatta evli zanilere recm cezası verilmesinin “az görülen” bir uygulama olduğunu ihsas etmektedir. Oysa asr-ı saadette ve hatta Sahabe döneminde zina suçu işlediği şer’î olarak sübut bulmuş evli herhangi bir kimsenin recm edilmeyip, daha hafif bir cezaya çarptırıldığını gösteren herhangi bir örnek yoktur. Konuyla ilgili herhangi bir çalışmasında hoca da bu tarz bir örnek zikredebilmiş değildir. Dolayısıyla yukarıdaki cümlenin doğru şekli, “-az da olsa- bu suçu işlediği sübut bulmuş evli şahıslara uygulanmıştır” olmalıdır.

Hocanın, “Recim cezasının bugün de uygulanacak, değişmez bir islâmî ceza olduğu hükmü kesin, tartışmasız değildir” tarzındaki hükmünün[2]http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/laikduzen/4/0182.htm., Taha Akyol’un “Karaman, eserlerinde (…) recmin dinsel bir kural değil, eski bir gelenek olduğunu belirtir” tarzındaki tesbitini doğrular mahiyette olduğunu söylememiz lazım. Bunu hocanın, “Aynı hüküm (Efendimiz (s.a.v)’in Yahudilere uyguladığı recm hükmü, E.S.), sünnete dayalı icmâ ile İslâm’a da intikal etmiş…” tarzındaki değerlendirmesiyle bir araya getirdiğimizde sanki daha bir netleşiyor fotoğraf!..

Akyol devam ediyor:

“Karaman eserlerinde modern piyasa ekonomisinin ortaya çıkardığı ticari ilişkilere “kolaylaştırıcı” bir gözle bakar, hatta teşvik eder.”

Doğrusu şu ki, Karaman hocanın, çalışmalarına yansıyan bir “geçiş dönemi” anlayışı vardır. Birtakım hususlarda şartların zorlamasıyla “zaruret” ve “hacet” ilkelerini devreye sokarak -faizli kredi kullanma gibi- “geçici” ruhsatlar tanıma ve bunu asla kalıcılaştırmama anlayışı…

Eğer Akyol’un kasdettiği buysa -ki bu da işin ehli arasında tartışılmıştır[3]Örnek olarak bkz. http://www.hayrettinkaraman.net/kitap/meseleler/0269.htm.-, hocanın bu tarz çözümleri “diken üstünde oturma”ya benzeterek, “köprüyü geçene kadar” bulunmuş geçici çözümler olarak nitelendirdiği biliniyor. Dolayısıyla bu noktada Akyol’un muhayyilesindeki Karaman ile gerçeği arasında hayli fark olduğunu belirtmemiz lazım. Tabii eğer kendisine “modern Müslüman” denilebileceğini söyleyen[4]http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay. Karaman ile o Karaman hala aynı kişiyse!..

Milli Gazete – 11 Ocak 2010

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 http://www.hayrettinkaraman.net/kitap/meseleler/0696.htm.
2 http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/laikduzen/4/0182.htm.
3 Örnek olarak bkz. http://www.hayrettinkaraman.net/kitap/meseleler/0269.htm.
4 http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay.