Bir önceki yazı Hz. Aişe (r.anha) validemizin, Mu’âze el-Adeviyye isimli sahabiye kadının sorusuna verdiği cevapla bitmişti. Validemizin verdiği bu cevap yüzeysel olarak bakıldığında “Hz. Peygamber (s.a.v) bize adet gördüğümüz zaman orucu bırakmamızı emir buyururdu” tarzında bir tesbit/ihbar içermemekte ise de, verilen cevaptan hareketle belli bir arka plan tesbiti yapmak pekala mümkündür.
Şöyle diyebiliriz: Burada namazın kazasının iskatı, edasının iskatından kaynaklanmıştır. Yani namazın vaktinde edası adetli kadın için farz olmayınca, adet hali geçtiğinde kazası da farz olmaz. Bu durum oruç için de aynen geçerlidir. Şu kadar ki, adet halindeki kadından edası sakıt olan orucun, adet hali geçtikten sonra kaza edilmesi gerektiği konusunda özel bir delil vardır. Dolayısıyla bu delil sebebiyle burada oruç namazdan ayrılmaktadır.
Ne Efendimiz (s.a.v)’den, ne de Sahabe’den herhangi bir kimseden, hayızlı kadının oruç tutup tutmamakta serbest olduğunu, dilerse oruç tutabileceğini gösteren en küçük bir ima nakledilmiş değildir. Buna mukabil hayızlı kadının orucu bırakacağını gösteren birçok rivayet mevcuttur.
İmam el-Buhârî, Sahîh’inin “Hayz” bölümünde “Hayızlının Orucu Terki” başlıklı özel bir bab açtığı halde, hayızlının namazı terk edeceğine dair özel bir bab açmamıştır. Şarihler bunu İmam el-Buhârî’nin müşkili izah sadedinde yaptığını, “hayızlının namazı terk edeceği” gibi aşikâr olan bir hususta böyle özel bir bab açmaya gerek görmediği tarzında izah eder.
Bir önceki yazıda verdiğim soru metninde geçen cevapta, “Fakihler, adetli kadının Ramazan’da oruç tutamayacağını söyler, sonra da tutamadığı orucu kaza ettirirler. Eda edemeyeceğine hüküm verdikleri bir ibadeti kaza etmelerini isterken hangi delile dayandıklarını söylemezler” tarzında ilginç bir tesbit yer alıyor. Acaba gerçekten durum böyle midir?
Efendimiz (s.a.v)’e aşırı şekilde istihaza (hastalık) kanı gören bir sahabiye kadın gelir ve durumunu arz eder. Efendimiz (s.a.v) ona birtakım şeyler tavsiye eder. Kadın, kendisinden gelen kanın basit tedbirlerle durdurulabilecek gibi olmadığını ve devamlı surette kanaması olduğunu söyleyince şöyle buyurur: “Allah’ın ilmine havale ederek her ay altı veya yedi gün kendini hayızlı say. Sonra guslet ve yirmi dört veya yirmi üç gece ve gündüz namaz kıl. (Bu günlerde normal bir şekilde) oruç tut ve namaz kıl…”[1]Ebû Dâvud, “Tahâret”, 110; et-Tirmizî, “Tahâret”, 95; İbn Mâce, “Tahâret”, 117; Ahmed b. Hanbel, VI, 381, 439; et-Taberânî, … Continue reading
Burada bir noktaya dikkat çekelim: Dipnotta adı geçen kaynakların çoğunluğunda, söz konusu sahabiye kadın, bu durumunun namaz kılmasına ve oruç tutmasına mani olduğunu söylemekte, Efendimiz (s.a.v) ise verdiği cevapta, bu meseleye hiç temas etmemekte, mesela “O günlerinde dilersen oruç tutabilirsin” gibi bir şey söylememekte, aksine oruç tutup namaz kılmayı sadece temizlik günleri olarak takdir ettiği dönemde yapmasını istemektedir.
Öte yandan yukarıda işaret ettiğim yerde İmam el-Buhârî’nin yer verdiği rivayet, hemen bütün meşhur Hadis musannefatında görülebilecek sahih bir rivayettir. Kadınların hayız halinde namazı ve orucu bırakmasının “din noksanlığı” olarak tavsif edildiği bu rivayet de konumuz açısından büyük önem taşımaktadır.[2]Bu rivayet hakkında detaylı açıklama için bkz. Ebubekir Sifil, İslam ve Modern Çağ, III, 160 vd.; ayrıca http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=makale&no=3
Devam edecek.
Milli Gazete – 14 Ocak 2007
Kaynakça/Dipnot
↑1 | Ebû Dâvud, “Tahâret”, 110; et-Tirmizî, “Tahâret”, 95; İbn Mâce, “Tahâret”, 117; Ahmed b. Hanbel, VI, 381, 439; et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, XXIV, 218; Abdürrezzâk, el-Musannef, I, 306; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, I, 150-1; el-Hâkim, el-Müstedrek, I, 279; ed-Dârekutnî, es-Sünen, I, 214… |
---|---|
↑2 | Bu rivayet hakkında detaylı açıklama için bkz. Ebubekir Sifil, İslam ve Modern Çağ, III, 160 vd.; ayrıca http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=makale&no=3 |