İslamî Yapılanmalar-1

Ebubekir Sifil2006, Ekim 2006, Ekim Ayı 2006 OS, Gazete Yazıları

Soru

“… Özellikle bu dönemde birçok akım ve fırkalar kendi metot ve düşüncelerine göre dine hizmet etmektedirler. Ta Orta Asya topraklarında hizmete gelen … Hoca grubu, Arabistan’dan gelip dini müesseseler açan Vehhabiler vs…

“Hocam şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Bir Müslüman Allah rızası için kitap bastırıp bedava dağıtıyor. (…) Biz de çoluk-çocuğumuzun eline geçmesin diye yine Allah rızası için o kitapları imha ediyoruz. Çoğumuz mukallit seviyesinde imana, ilkokul seviyesinde kültüre sahip olduğumuz için bir takım insanların peşine takılıp gidiyoruz. Biliyorum âlim hata yaparsa ciddi hasarlar ortaya çıkar. Peki, tabi olanın hiç mi suçu yok. Eğer yürüdüğümüz yola tam vukufiyet şartsa, bu sefer de “takat üstü yükümlülük” olmaz mı? Olayları külli manada ölçüp tartmak kimin haddine! Lise yıllarında cihad aşkıyla yaptığımız kimi faaliyetlere bugün pişmanız. Ya bu gün yaptıklarımıza, düşündüklerimize yarın da pişman olacaksak?..

“Mesela: Karikatür krizinde Müslümanca tavır nasıl olmalıydı? Bir kısım Müslümanlar yürüyüşler yaptılar, gösteriler düzenlediler cihad niyetiyle. Bazıları da dedi ki, aman ha oyuna geliyorsunuz. Batının da istediği bu. Batı ahkâm ve ahvaline tabi olmamış Müslümanlar, bu şekilde oralardan tard edilmek isteniyor… gibi yorumlar yapıldı. (…) Diğer bir misal de güya hayra hizmet maksadıyla bazı hatırı sayılır üstatlar, diyalog toplantılarının vazgeçilmez konuğu olurken (msl. … Hoca), sizin gibi bazıları da bu oluşumun karşısında bulunuyor. Peki mukallit ne yapacak? Kime tabi olacak?

“Sorunun yönünü tayin etmek için sözü bu kadar uzattım. Kısaca sorum şu: İslam’a muvafakat kastına rağmen (iyi niyetli olduğu halde) muhalefet eden kimselerin durumu nedir? Hayatın içerisindeki bu tür cüz’i meselelerin İslam’daki külli kaidelerle alakası nedir? Sonuçta bu tür meselelerin taklidi ve tahkiki imanla bir alakası var mıdır? Çünkü Akaid ilminde de geçtiği üzere ameli hükümlerin bir de itikadi yönü var değil mi?

“Haydi, müşahhas iki örnek verelim. Bir tarafta …’na, cebindeki parayı ver at yarışı oynayacağım. Biliyorum kumar haramdır ama Allah Gafur ve Rahimdir deyip ameli zaaf gösterdiği halde imani meselelerde hiç taviz vermeyen …; diğer tarafta ameli olarak dört başı mamur, ama duruş itibariyle sorunlu olan …”

Cevap

Müslümanlar’ın ağırlıklı olarak son yarım asır içinde yaşadıkları belki de en temel meseleyi özetleyen bu satırların sahibi (Kazakistan’dan yazan) kardeşime bir kere de huzurunuzda teşekkür ediyorum. Soru metnine –hayli uzun olmasına rağmen– özel isimleri hazfetmek ve bir kelimenin yerine eşanlamlısını koymak dışında herhangi bir müdahalede bulunmaya gönlüm razı olmadı.

Cevaba giriş mahiyetinde bugün bir noktanın altını çizip, esas maksada yarın geçelim inşaallah: Temel bir ilke vaz eden “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır” hadisi dolayısıyla kişi, maslahat olduğu zannıyla işlediği fiilden, gerçekte o fiil mefsedet olsa bile sevap alır.

Devam edecek.

Milli Gazete – 15 Ekim 2006