Soru
İmam-ı Ebu Hanife’nin Kur’an’ı 2 rekatte 2 defa hatmettiğini bir yazınızda belirtmişsiniz. Sanırım temmuz ayındaki bir makalenizde… Ayrıca bununla ilgili M. Zahid Kevseri merhumun Makalat isimli eserinden de alıntı yapmışsınız. Şimdi: Bir hatimin kaç saatte bittiğini bildiğinizi düşünerek, 6 saatten önce bir hatimin bitme şansı nerede ise yok. En hızlı şekliyle 2 hatim 12 saat sürerse, 2 rekatı da bölmek mümkün olmazsa, İmam-ı Azam bu iki rekati nasıl ve hangi vakte sığdırmıştır?Kabe’de bunu kılmışsa, Kabe yani Mekke-i Mükerreme ekvatora yakın olduğu için gün uzama ve kısalması da buradaki kadar bariz değildir. Bir geceye bunun sığma ihtimali de yoktur. Sizin nasıl böyle bir olaya inanıp aktardığınızı anlamada zorlanıyorum. Ayrıca sahih sünnette Peygamberimizin (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud ve Ahmed b. Hanbel) 7 günden önce hatmedilmeme yasağı da gayet açık ve net iken, İmamın böyle bir şey yaptığını ileri sürmek… Bilemiyorum.
Bir hadisteki nehyi fazilete yorumlamak için karineler olması gerektiği hepimizce malum. Size göre karine, bazı sahabe ve sonraki nesillerin (veya dört kişinin) Kur’an’ı bir defada üstelik namazda hatim ettiğine dair gelen rivayetler.
- Bu rivayetlerin tahkiki ne derece yapılmıştır?
- Aklen bile mümkün olmayan bu tür olayları bazı ulema aktardığı için biz niye aynen kabul etmek zorundayız?
Mesela tertil üzere bir cüz yaklaşık bir saat sürer. Hadr ile okunsa bile 40 dakikadan aşağı inmez. 30 cüz X 40 dk = 1200 dk eder ki, bu da 20 saat demektir. Dört vakit namaz nereye gitti?
Cevap
Soruda gönderme yapılan yazıda (10 Temmuz 2005) söylediğim anlam olarak şudur: el-Kevserî, İmam Ebû Hanîfe’nin “bir” rek’atte (“iki rek’atte” değil!) Kur’an’ı hatmettiğini anlatan rivayeti kuşku ile karşılamamıştır. Gerçek de budur. İmam Ebû Hanîfe’nin biyografisine tahsis edilmiş eserlerin hemen tamamında bu konu zikredilmiştir. Ayrıca ez-Zehebî’nin Tarihu’l-İslam ve Menakıb’ında, el-Vafi fi’l-Vefeyat’da, İbn Sa’d’ın Tabakat’ında, el-Mizzî’nin Tehzîbu’l-Kemâl’inde ve daha birçok eserde İmam Ebû Hanîfe, gerek ayrı ayrı, gerekse tek rivayet halinde Kur’an’ı tek rek’atte hatmeden 4 kişiden (diğerleri Hz. Osman, Temîm ed-Dârî, Sa’îd b. Cübeyr) biri olarak zikredilmiştir.
Soruda değinilen hadise gelince, Efendimiz (s.a.v)’in oradaki maksadının “Kur’an’ı fehmederek okumanın ideal sınırını belirleme” olduğunu söyleyebiliriz. Zira el-Müsned[1]el-Müsned, II, 164. ve dört Sünen’de[2]Ebû Dâvûd, “Ramadân”, 8-9; et-Tirmizî, “Kur’ân”, 11; en-Nesâî, es-Sünenu’l-Kübrâ, V, 25; İbn Mâce, “İkâme”, 178. nakledildiğine göre Efendimiz (s.a.v), “Kur’an’ı üç günden az sürede okuyan, onu fıkhedemez” buyurmuş, yine rivayet edildiğine göre, Kur’an’ı üç günde hatmetme konusunda izin isteyen Sa’d b. el-Münzir isimli sahabiye (r.a) izin vermiş,[3]et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VI, 51. mezkûr kaynaklara ilaveten ed-Dârimî’nin de naklettiğine göre Abdullah b. Amr (r.a)’ı da üç günden daha az sürede hatmetmekten sakındırmıştır.[4]ed-Dârimî, “Fedâilu’l-Kurân”, 33. Örnekleri çoğaltmak mümkün…
Kur’an’ı yedi günden daha az sürede hatmettiği kaynaklarda nakledilen pek çok isim mevcuttur. Bunlardan bir kısmını bir sonraki yazıda zikredeceğim…
Eğer işaret soruda değinilen hadis mutlak nehye delalet etseydi, aralarında sahabilerin de bulunduğu yüzlerce insanı Efendimiz (s.a.v)’e muhalefet etme töhmetiyle yüz yüze bırakmamız gerekirdi!
Kaynaklarda Kur’an’ı, hadislerde belirtilen en alt sınır olan 3 günden daha az sürede hatmettiği zikredilenleri araştırdığımızda karşımıza şu isimler çıkıyor:
Sahabe’den: Hepsi de tek rek’atte olmak üzere Hz. Osman[5] İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, III, 42 (özel bir başlık altında ve farklı senetlerle)., Temîm ed-Dârî[6]et-Tahâvî, Şerhu Ma’âni’l-Âsâr, I, 348; İbn Hibbân, Kitâbu’s-Sikât, III, 40. Abdullah b. ez-Zübeyr (r.anhum). Kaynaklarda genellikle ilk iki sahabînin zikredilmesi, Abdullah b. ez-Zübeyr’den gelen naklin yaygınlık kazanmamış olması ile açıklanabilir sanıyorum. Aynı durum, bu babda Tabiun’dan ve daha sonraki kuşaklardan sadece Sa’îd b. Cübeyr isminin öne çıkması vakıası için de geçerlidir.
Yine Sahabe’den, Kur’an’ı üç günde hatmedenler arasında Sa’d b. el-Münzir ve Abdullah b. Amr (r.anhuma) isimleri zikredilmiştir.[7]Bkz. İbn Kesîr, Fedâilu’l-Kur’ân, 165. Bu nokta, alt sınırın 7 gün olarak tesbit edildiği rivayetin okuyucu sorusunda mutlak bir şekilde esas alınması sebebiyle önemlidir. İleride bu noktaya tekrar döneceğim.
Tabiun’dan ve daha sonraki kuşaklardan Sa’îd b. Cübeyr, Mücâhid, Alkame, Ali el-Ezdî[8]ez-Zehebî’nin, (el-Kâşif, II, 43, no: 3939) “Ramazan’da Kur’an’ı otuz kere hatmederdi” dediği Ali b. Abdillah el-Ezdî’dir, Tabiun’un … Continue reading Kur’an’ı bir gecede hatmedenler arasındadır. Bunlardan kimi namazda tek rek’atte, kimi ise namaz dışı tilavette hatmetmiştir.[9]İbn Kesîr, Fedâilu’l-Kur’ân, a.y.
Yine Tabiun’dan el-Esved’in iki günde bir, İbrahim en-Neha’î’nin üç günde bir, Ramazan girdiğinde ise iki günde bir hatmettiği bilinmektedir.[10]Abdürrezzâk, el-Musannef, I, 565, no: 2149; III, 354-5, no: 5953, 5954, 5955; IV, 254, no: 7705.
Kur’an’ı Sâbit el-Bünânî (Tabiun’dandır) ve Yahya’l-Kattân’ın bir gün ve gecede birer, Mansûr b. Zâzân’ın (Enes b. Mâlik’ten rivayeti vardır, Tabiun’dan olması melhuzdur) Ramazan ayında 20 ve Vekî’ b. el-Cerrâh’ın her gece bir kere (bu isimlerin celalet-i kadrini bilenler bilir) hatmettiği ulema tarafından nakledilmiştir.[11]İbn Hibbân, Kitâbu’s-Sikât’ında (VII, 611), el-Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân’da (II, 399, no: 2187; II, 415, no: 2252) ve Ebû Bekr el-Mervezî’nin Yahya b. … Continue reading
Atâ b. es-Sâib’in (Tabiun’dandır) Kur’an’ı her gece hatmettiğini İmam Ahmed b. Hanbel söylemiştir.[12]Suâlâtu’l-Âcurrî an Ebî Dâvûd, 209.
İmam eş-Şâfi’î’nin, Ramazan’da Kur’an’ı 60 kere hatmettiğini İbn Ebî Hâtim[13]Âdâbu’ş-Şâfi’î ve Menâkıbuh, 101.; İmam el-Buhârî’nin de yine Ramazan’da gündüzleri her gün ve geceleri üç gecede bir hatmettiğini el-Hatîbu’l-Bağdâdî[14]Târîhu Bağdâd, II, 12. ile İbn Asâkir nakletmişlerdir.[15]Târîhu Dimaşk, LII, 79.
Rical, Terâcim ve Tabakât kaynaklarında mesela Ali b. El-Medînî ve Yahya b. Ma’în’in Yahya’l-Kattân’dan, İbn Ebî Hâtim’in Muhammed b. Hâlid el-Harrâz’dan ve İbn Hibbân’ın Muhammed b. Ahmed b. Ebî Avn’dan aynı minval üzere yaptıkları nakiller, bizzat müşahedeye dayalıdır.[16]Bkz. Sahîhu İbn Hibbân, X, 482; el-Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, II, 399; el-Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXXI, 340.
İbn Teymiyye de bu durumu teyit ve Kürz b. Vebere, Kehmes ve İbn Târık gibi isimlerin, çok kısa sürelerde Kur’an’ı hatmettiklerini nakleder.[17]Mecmû’u’l-Fetâvâ, XVI, 49.Burada örnek kabilinden zikrettiğim bu rivayetlerin, Kur’an’ı, okuyucu sorusunda belirtilen 7 günden daha az sürede hatmeden selef-i salihin’in mevcudiyetini herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak tarzda ortaya koyduğu açıktır. Ancak yine de, rivayetlerin sıhhat durumuyla ilgili olarak akla gelebilecek şüphelerin izalesi için bu mesele üzerinde bir gün[18]Aşağıdaki yazı itibariyle. Web Editörü daha duracağım.
İlgili rivayetlerin bir kısmının, büyük Hadis imamlarının bizzat hocalarından görülen amellerin aktarımı şeklinde bize kadar intikal ettiğini bir önceki yazıda belirtmiştim Diğerlerinin güvenilirliği konusunda ise şu noktaların dikkate alınması yeterlidir:
ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ’nın baş tarafına eklenen Siyeru’l-Hulefâi’r-Râşidîn‘de (157) Hz. Osman (r.a) ile ilgili rivayetin birçok tarikten sahih olarak geldiğini söyler.
Efendimiz (s.a.v)’in, Kur’an’ı üç günde hatmetmek için izin isteyen Sa’d b. el-Münzir el-Ensârî (r.a)’a izin verdiğini bildiren rivayeti İbn Kesîr Fedâilu’l-Kur’ân’da (165) nakletmiş ve “Bu, ceyyid, kavi, hasen bir isnaddır” demiştir.
Hz. Osman, Sa’îd b. Cübeyr, Alkame, Mücâhid ve Ali el-Ezdî’nin Kur’an’ı bir gecede hatmettiklerini anlatan rivayetleri de yukarıda belirttiğim yerde zikreden İbn Kesîr, “Bunların tamamı sahih isnadlardır” der.
Atâ b. es-Sâib ile ilgili rivayeti, İmam Ebû Dâvûd’un İmam Ahmed b. Hanbel’den doğrudan nakli olarak buluyoruz.
Sa’îd b. Cübeyr’le ilgili rivayetin senedi: Abdürrezzâk–es-Sevrî ve Ebû Hanîfe–Hammâd–Sa’îd b. Cübeyr şeklindedir! Bu senedi oluşturan isimlerden hangisi durumunun araştırılmasına ihtiyaç gösterir?
İmam eş-Şâfi’î’nin Ramazan’da Kur’an’ı 60 kere hatmettiğini, önde gelen talebelerinden ve mezhebin ikinci kuşak imamlarından er-Rebî’ b. Süleyman el-Murâdî’den doğrudan İbn Ebî Hâtim nakletmiştir.[19]Bütün bu nakillerin kaynakları bir önceki yazıda verilmişti.
İmam Mâlik, Kur’an’ı her gece hatmeden birisinin bu amelinin hükmü kendisine sorulduğunda, “Bu ne güzel bir davranıştır! Kur’an her hayrın önderidir” (veya “her hayrın önündedir”) cevabını vermiştir.[20]Muhammed b. Mahled el-Mervezî, Mâ Ravâhu’l-Ekâbir an Mâlik b. Enes, 64. Ayrıca bkz. el-Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, II, 398, no: 2186
Bütün bu izahat şunu açık bir şekilde gösteriyor: 7 gün rivayetindeki nehiy tahrime, bu süreden daha azında hatmedilmemesi şeklindeki emir de vücuba hamledilirse, ortaya şöyle bir durum çıkacaktır:
- Efendimiz (s.a.v)’den bu konuda nakledilen rivayetler arasında halli mümkün olmayan bir çelişki vardır.
- Aralarında sahabîlerin de bulunduğu Selef’ten bir cemaat, açıkça sahih hadislere aykırı hareket etmişlerdir.
Bu şıklardan hiçbirisi doğru olamayacağına göre, Kur’an hatminde riayet edilecek süre tayini konusundaki rivayetleri, muhatapların durumu dikkate alınarak yapılmış tayinler veya ilk yazıda da dediğim gibi, Kur’an’ı anlayarak okumanın alt sınırı olarak görmek doğru olsa gerektir.
Gerek İmam Ebû Hanîfe, gerekse bu konuda ismi geçen diğer zevat-ı kiram, adlarına uyduruk rivayetler dizilmesine ne izin verecek, ne de ihtiyaç duyacak kimselerdir. Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da bütün problem aslında bizim algı sistemimizden kaynaklanmaktadır. Geçmişi sağlıklı okumanın yolu, hiç şüphesiz geçmişi kendi şartları içinde anlamaya çalışmaktan geçer. Selef’in Kur’an’a, Sünnet’e, ibadete, hayata, ölüme… bakışı ile bizimki arasında bir “uyumsuzluk” varsa, yapmamız gereken, geçmişi bugünün parametreleriyle ölçmeye kalkmak değil, yapabiliyorsak bizi geçmişin dünyasına götürecek zihnî bir yolculuğa çıkmaktır…
Milli Gazete – 29, 30, 31 Ekim 2015
Kaynakça/Dipnot
↑1 | el-Müsned, II, 164. |
---|---|
↑2 | Ebû Dâvûd, “Ramadân”, 8-9; et-Tirmizî, “Kur’ân”, 11; en-Nesâî, es-Sünenu’l-Kübrâ, V, 25; İbn Mâce, “İkâme”, 178. |
↑3 | et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VI, 51. |
↑4 | ed-Dârimî, “Fedâilu’l-Kurân”, 33. |
↑5 | İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, III, 42 (özel bir başlık altında ve farklı senetlerle). |
↑6 | et-Tahâvî, Şerhu Ma’âni’l-Âsâr, I, 348; İbn Hibbân, Kitâbu’s-Sikât, III, 40. |
↑7 | Bkz. İbn Kesîr, Fedâilu’l-Kur’ân, 165. |
↑8 | ez-Zehebî’nin, (el-Kâşif, II, 43, no: 3939) “Ramazan’da Kur’an’ı otuz kere hatmederdi” dediği Ali b. Abdillah el-Ezdî’dir, Tabiun’un büyüklerindendir. Biyografisi için bkz. el-Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXI, 40 vd. |
↑9 | İbn Kesîr, Fedâilu’l-Kur’ân, a.y. |
↑10 | Abdürrezzâk, el-Musannef, I, 565, no: 2149; III, 354-5, no: 5953, 5954, 5955; IV, 254, no: 7705. |
↑11 | İbn Hibbân, Kitâbu’s-Sikât’ında (VII, 611), el-Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân’da (II, 399, no: 2187; II, 415, no: 2252) ve Ebû Bekr el-Mervezî’nin Yahya b. Ma’în’den naklettiği hadisleri ihtiva eden ve el-Cüz’ü’s-Sânî min Hadîsi Yahyâ b. Ma’în adıyla basılan eserde Yahya b. Ma’în (174) ve Tehzîbu’l-Kemâl’de el-Mizzî bu rivayetleri (XXX, 481) senediyle vermiştir. |
↑12 | Suâlâtu’l-Âcurrî an Ebî Dâvûd, 209. |
↑13 | Âdâbu’ş-Şâfi’î ve Menâkıbuh, 101. |
↑14 | Târîhu Bağdâd, II, 12. |
↑15 | Târîhu Dimaşk, LII, 79. |
↑16 | Bkz. Sahîhu İbn Hibbân, X, 482; el-Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, II, 399; el-Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXXI, 340. |
↑17 | Mecmû’u’l-Fetâvâ, XVI, 49. |
↑18 | Aşağıdaki yazı itibariyle. Web Editörü |
↑19 | Bütün bu nakillerin kaynakları bir önceki yazıda verilmişti. |
↑20 | Muhammed b. Mahled el-Mervezî, Mâ Ravâhu’l-Ekâbir an Mâlik b. Enes, 64. Ayrıca bkz. el-Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, II, 398, no: 2186 |