Hz. İsa Peygamber Olarak Mı, Ümmet Olarak Mı İnecek?

Ebubekir Sifil2007, Gazete Yazıları, Mayıs 2007

Soru

Hz İsa ile ilgili olarak Maide suresinin 75. ayetinde (Me’lmesih ibnu Meryem illa rasul gad halet min gablihirrusul…) yani Meryem oğlu Mesîh ancak bir resûldür. Ondan önce de resûller gelip geçmiştir… buyuruluyor. Sizin de yazılarınızda belirttiğiniz bir çok hadis kitabında sahih olarak geçen rivayetlerde Hz. İsa’nın yeniden Peygamber Efendimize(sav) ümmet olarak yeryüzüne inmesi Ayette ifade edilen “ancak resuldur” ifadesiyle çelişmez mi? Eğer ayete uygun olarak ümmet olarak değil de yine rasul olarak geldiğini varsayarsak bu seferde Peygamber efendimizin (sav) son peygamber olmasıyla çelişmez mi? Acaba konu ayet ve hadislerde çelişki olduğu vehmine kapılmamın sebebi resul ve nebi kelimeleri arasındaki farkı tam bilmediğimden kaynaklanıyor olabilir mi?

Cevap

Nüzul-i İsa (a.s) meselesinde aklı kurcalayan önemli sorulardan birisiyle karşı karşıyayız. Hz. İsa (a.s) “ulul azm” peygamberlerden, hem resul, hem ne nebi olan bir peygamber iken, ahir zamanda Efendimiz (s.a.v)’in şeriatıyla amel edecek olması onun hakkında bir “tenzil-i rütbe” anlamına gelmez mi?

Hemen belirtelim ki, Hz. İsa (a.s)’ın, Hz. Musa (a.s) şeriatını tümüyle nesh edip yerine yeni ve farklı bir şeriat getirdiğine dair elimizde kesin bir bilgi yok. Kur’an Hz. İsa (a.s)’ın, Hz. Musa (a.s) şeriatından “bir kısım” şeyleri nesh ettiğini bildiriyor: “Benden önce gelen Tevrat’ı tasdik edici olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helal kılmak için Rabbinizden bir ayet ile geldim…”[1]3/Âl-i İmrân, 50.

Burada geçen “size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak”tan ne anlaşılmalıdır? Bu ifadeyi iki şekilde anlamak mümkündür:

  1. Hz. İsa (a.s), Hz. Musa (a.s) şeriatında haram olan bazı şeyleri Allah Teala’nın emir ve izniyle helal kılmak, yani o şeriatın bazı hükümlerini nesh etmek için gönderilmiştir. Daha doğrusu peygamberlik görevleri arasında bu da vardır.
  2. Burada geçen “haram kılınan bazı şeyler” ifadesinden maksat, aslında Hz. Musa (a.s) şeriatında haram olmadığı halde hahamlar tarafından haram ilan edilen bazı şeyleri aslî hükmüne irca etmektir. Dolayısıyla burada bir “nesh” değil, belki bir “tecdid”den söz etmek gerekir.

Nitekim bir başka ayette bu hususa delalet ettiğini söyleyebileceğimiz bir anlatım mevcuttur: “İsa (onlara) apaçık belgelerle geldiği zaman demişti ki, “Ben size hikmet ile ve ihtilaf edip durduğunuz şeylerin bazısını size beyan edeyim diye geldim…”[2]43/ez-Zuhruf, 63. Her iki ihtimal için tefsirlere de bakılabilir.

Bu ihtimallerden hangisini kabul edersek edelim şu sonuç değişmeyecektir: Hz. İsa (a.s), Hz. Musa (a.s) şeriatını tamamen nesh etmiş değildir. Dolayısıyla onun, Hz. Musa (a.s) şeriatından nesh ettiği hükümler dışında kalanlarla amel ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Nasıl bu durum O’nun “resul” olma vasfına aykırılık teşkil etmiyorsa, Efendimiz (s.a.v)’in şeriatıyla amel edecek olması da böyledir. Efendimiz (s.a.v)’in, elinde Tevrat’tan bir kısım şeyler gördüğü Hz. Ömer (r.a)’e hitaben kızgın bir vaziyette şöyle buyurduğu malumdur: “… Eğer Musa yaşıyor olsaydı, bana tabi olmaktan başka bir yolu yoktu!”[3]Ahmed b. Hanbel, III, 338; İbn Ebî Şeybe, V, 312; Ebû Ya’lâ, IV, 102. Yani eğer Hz. Musa da sağ olsaydı, o da Efendimiz (s.a.v)’in şeriatıyla amel edecek, O’na tabi olacaktı!

Dolayısıyla burada bir “tenzil-i rütbe”den söz etmek doğru değildir.

Milli Gazete – 27 Mayıs 2007

Kaynakça/Dipnot

Kaynakça/Dipnot
1 3/Âl-i İmrân, 50.
2 43/ez-Zuhruf, 63. Her iki ihtimal için tefsirlere de bakılabilir.
3 Ahmed b. Hanbel, III, 338; İbn Ebî Şeybe, V, 312; Ebû Ya’lâ, IV, 102.