Ülke seçime doğru gün sayarken bazı yerlere mesaj göndermek amacıyla mıdır, yoksa gerçekten öyle inandıkları için midir bilmem, bazı siyasetçilerin ağzından başlıkta okuduğunuz cümleyi sık işitir olduk.
Buradaki “Din”den İslam’ın kastedildiğini varsayarak mezkûr yargı üzerinde düşünecek olursak şunları söylememiz gerekiyor: Bu cümlede vurgu “Din” kelimesine yapılıyorsa, cümle eksiktir. Çünkü malum olduğu üzere cinler de teklife muhataptır. Şu halde başlıktaki cümlenin mantıkî sonucu olarak “İnsan olmasaydı Din de olmazdı” dememiz gerekirdi ki, bunun doğru olmadığı açık.
Eğer vurgu “insan”a yapılıyorsa, burada tafsilata gitmek kaçınılmazdır. Mezkûr cümleyle insanın Din’in muhataplarından birisi olduğu anlatılmak isteniyorsa bir diyeceğimiz yok. Ama “Herşey insan içindir; Din de öyle” gibi bir yargıyla karşı karşıya oluşumuz böyle bir sonuca gitmemizi engelliyor. Zira bu şu anlama geliyor: “Herşey insanın mutluluğunu temin için bir araçtır; Din de bu araçlardan birisidir.”
Buradaki “lazım-melzum” ilişkisinin ters kurulduğu açık. Çünkü insan bağlamında Din’in hedefi, yeryüzünde Yüce Allah’ın iradesinin insan vasıtasıyla tecelli ettirilmesinden başka birşey değil. Elbette Yüce Allah’ın Alîm, Hakîm, Rahmân ve Rahîm oluşu dolayısıyla Din insanın dünya ve ahiret mutluluğunu da tazammun ve tekeffül eder ve insanın ilk bakışta maslahat gibi gördüğü kimi hususlarla çatışır görünen ilahî hükümler dahi insana saadet getiren sır ve hikmetlerle doludur.
Ama böyledir diye Din’in biricik hedefinin insanın mutluluğu olduğunu ve Din’in, bunu gerçekleştirmekten başka bir maksatla gönderilmediğini söylemek mümkün değildir. Zira o zaman “İnsan bu dünyaya sadece mutlu olmak için gelmiştir” demek kaçınılmaz olacaktır. Oysa insanın dünya hayatına “Allah’a kulluk için gönderildiğini söyleyen Din’e (Bzk. 51/ez-Zâriyât, 56) bu bakış açısını onaylatmak imkân dışıdır. Bir başka ifadeyle “küllî” olan Din (ilahî irade), “cüz’î” olan ise insandır. Küllî olanın cüz’î olana taalluku, ancak hakimin mahkûma taalluku tarzında olabileceği için doğru ifade insanın Allah Teala’nın iradesine teslim olmak için yaratıldığı anlamında “İnsan Din içindir” olmalıdır.
Öyleyse “Din insan içindir” önermesini ancak şu örgü içinde doğru kabul edebiliriz: İnsan, ancak kendisini “Doğru yol”a iletmek üzere gelen ilahî rehberliğe tam anlamıyla boyun eğip teslim olduğu zaman varlığın ve hayatın anlamını kavrayabilir. Bu aşamadan sonra ilahî rehberliğin gösterdiği istikamette ilerledikçe itmi’nan bulacak ve Allah’a teslimiyeti oranında yücelip kemal noktasına ilerleyecektir. İşte dünya hayatındaki gerçek mutluluk, ancak kişinin bu yolda katettiği mesafeyle orantılı olarak söz konusu edilebilir. Bunu sağlayan da ancak Din olduğu için Din-insan ilişkisini, daha çok “Din, insanın mutluluğunu temin ettiği için “iyi”dir” anlamın ifade eder görünen “Din insan içindir” yerine, “İnsan dünyaya, İlahî iradeyi tecelli ettirmek için gönderilmiştir” anlamında “İnsan Din içindir” tarzındaki bir cümleyle ifade etmek daha doğrudur.
Milli Gazete – 3 Eylül 2012