Kur’an‘ın “müşriklerle” evliliği yasaklayan ayetinin (2/el-Bakara, 221) Ehl-i Kitab‘ı da kapsamına aldığını belirten ve muhalif görüştekilere oranla çoğunluğu teşkil eden ulema (bkz. “Mefâtîhu’l-Ğayb“, VI, 56), elbette ne söylediğinin farkındadır. Belirttiğim yerde er-Râzî‘nin beş vecihten isbat ettiği “Ehl-i Kitap–şirk ilişkisi“, ilgili ayetin onları da kapsamına aldığını ortaya koymaktadır.
Elmalılı merhumun da belirttiği gibi (II, 773) bilahare 5/el-Mâide, 5 ayetiyle Ehl-i Kitab‘ın kadınları bu hükümden istisna; el-Bakara ayetinin bildirdiği diğer hükümler ise muhkem olarak ibka edilmiştir.
Bu noktada el-Mâide ayetindeki bir inceliğe dikkat çekmek gerekiyor: Mü’minlerin yemeğinin (avladığı ve/veya boğazladığı hayvanların) Ehl-i Kitab‘a, Ehl-i Kitab‘ınkilerin de Mü’minler‘e helal olduğu açık ifadelerle belirtilmiş iken, nikâh meselesinde sadece Ehl-i Kitab‘ın “muhsan” (yani hür ve namuslu) kadınlarının Mü’min erkeklerce nikâhlanabileceğinin zikredilmesi, el-Bakara ayetindeki hükümden sadece bu tarz bir evliliğin istisna edildiğini gösterir. Aksi halde “yemek” meselesinde tasrih edilen karşılıklılık burada da zikredilirdi. Bir diğer ifadeyle, “Sizin taamınız Ehl-i Kitab‘a, onlarınki de size helaldır” diyen ayet, nikâh meselesinde de aynı üslubu kullanabilir ve –mesela– “Mü’min kadınlarla Ehl-i Kitap erkeklerin, Ehl-i Kitap kadınlarla da Mü’min erkeklerin evlenmesini” tecviz edebilir iken, sadece Ehl-i Kitap kadınlarla Mü’min erkeklerin nikâhlanmasına cevaz getirmekle yetinmiştir. Bu noktaya dikkat edilmelidir.
Bu inceliği dile getiren Elmalılı merhumun konuyla ilgili tahkikatı gerçekten önemlidir. Zira “Ehl-i Kitap erkeklerle Mü’min kadınların evliliğini yasaklayan ayet var mıdır?” tarzındaki –modern zamanlara mahsus– sorudan hareketle yapılmıştır. Aslından (III, 1580) mutlaka okunması gerektiğini belirterek buraya özetini alıyorum:
“Eşyada aslolan ibahadır” kaidesi, insan hayatı ve namusla ilgili meselelerde geçerli değildir; bu meselelerde aslolan “hürmet”tir. el-Bakara ayetiyle bu hürmet tekit edilmiş, 4/en-Nisâ, 141 ayetiyle de daha umumî hale getirilmiştir. Bütün helal şeylerin telhis ve beyan edildiği el-Mâide ayetinde nikâh bahsindeki helallıktan söz açılmışken sadece Ehl-i Kitap kadınların Mü’min erkeklere helal olduğunun belirtilmesi ve mütekabil hükmün meskût geçilmesi de Mü’min kadınların gayrimüslim –ve bu arada elbette Ehl-i Kitap– erkeklerle evlenmesinin hürmetine üçüncü bir vurgu anlamına gelir.
Bütün bu hususlar, kâfirlerin Mü’min kadınlara, Mü’min kadınların da kâfirlere helal olmadığını belirten 60/el-Mümtehine, 10 ayeti ile birlikte değerlendirildiğinde meselede herhangi bir kapalı nokta kalmayacağı aşikâr. Bunun üstüne söz konusu hükmün icma ve uygulama ile de desteklendiği vakıasını da ekleyip son değerlendirmeyi yapalım:
Batı‘ya ait hayat tarzının, kültürün ve değer yargılarının “evrensel” ilan edilip her yere ve hayatın her köşesine zorla sokulduğu/dayatıldığı günümüzde bırakalım Mü’min kadınla gayrimüslim erkeğin evliliğini, Mü’min erkekle gayrimüslim kadının evliliğinin dahi sağlıklı yürüyeceğini, İslam ve Müslüman aleyhine sonuç doğurmayacağını garanti etmek mümkün değildir. Bir yanda Hz. Ömer (r.a) gibi bir dirayet ve adalet timsalinin, sahabîleri Kitabî kadınlarla evlenmekten sakındırması, diğer yanda modern dönem müslümanlarının, gayri İslamî bir çevrede Mü’min kadınların gayrimüslim erkeklerle evliliğini tartışması… Bu da “ahir zaman“a mahsus çelişkilerden biri olsa gerek!..
Not:
Yusuf el-Karadâvî‘nin bir önceki yazıda atıf yaptığım fetvası için bkz.. http://islam-online.net/Arabic/contemporary/tech/2001/article20-a.shtml
Ayrıca Faysal Mevlevî‘nin bu fetvaya cevabı için bkz. http://islam-online.net/Arabic/contemporary/tech/2001/article20-b.shtml.
Milli Gazete – 28 Ağustos 2005