Hakikat dergisinin Ağustos sayısında, yıllardır tekrarladıkları teraneleri aktararak bana mukabele ettiğini düşünen kapasite fukarasının beni itham ettiği hususlara tek tek cevap vereceğim. Ta ki cehalet ve taassubun insanı ne hallere sürüklediği ibretle izlensin!
- “… Ebubekir Sifil, “Hâtemü’l-evliyâ”nın zuhûruna delâlet eden bir Hadis-i şerif’i inkâr etmiş…”
İnkâr ettiğim söylenen “hadis-i şerif”(!), daha önce de vurguladığım gibi Ka’b el-Ahbâr’a aidiyeti dahi şüpheli olan bir söz! Bu yazının ilerleyen bölümlerinde bu söz üzerinde yine duracağım.
Peki bu söz hatem-i evliyaya nasıl delalet ediyor? Ka’b’ın söylediği nakledilen söz şundan ibaret: “Mehdi’nin çıkışının alameti, batıdan gelecek, başlarında Kinde’li topal bir adamın bulunduğu bayrak(lı)lardır.”
Bu rivayette geçen “topal adam” ve “bayraklılar” kimlerdir? Çıkışları “hayır” mıdır, “şer” midir? Batı tarafından gelip nereye gidecekler ve ne yapacaklar? Bunlar ve benzeri soruların “meskûtun anh” geçildiği bir sözün “hatem-i evliya”ya delalet ettiğini söyleyebilmek için ya uçuk bir muhayyileye yahut geniş bir işkembeye sahip olmak gerekir!
Öte yandan bizzat kendilerinin muhtelif yerlerde Hâkim ve İbn Mâce’den aktardıkları rivayetler –ki Hadis musannefatının ilgili bölümlerinde daha fazlası görülebilir–, Mehdi’den hemen önce zuhur edecek olan “siyah bayraklılar”ın “batı”dan değil, “doğu”dan çıkacağını anlatmaktadır! Bu durumda iki ihtimalden söz etmek durumundayız:
- Ka’b el-Ahbâr’ın batıdan çıkacağını söylediği nakledilen rivayette geçen “bayraklılar”, doğu tarafından çıkacak olan “siyah bayraklılar” ile aynı zümre değildir. Hatta “siyah bayraklılar”dan bahseden rivayetlerin muhtevasına bakıldığında bunların Mehdi (a.s)’ın zuhurunun öncüleri olduğu görülüyor. Dolayısıyla “topal adam”ın liderliğinde batıdan çıkacak olan ve bayraklarının rengi belirtilmemiş bulunan kimselerin “kötü adamlar” olması kuvvetle muhtemeldir. Nitekim aynı söz, Ebû Amr ed-Dânî’nin es-Sünenu’l-Vâride fi’l-Fiten’inde (IV, 913-4) –yine Ka’b’dan olmak üzere– şöyle naklediliyor: “Mehdi’nin çıkışının alameti, batı tarafından gelecek olan, başlarında Kinde’den topal bir adamın bulunduğu bayrak(lı)lardır. Batılılar Mısır’a galip geldiğinde, o gün Şamlılar için yerin altı üstünden daha hayırlıdır.” Efendimiz (s.a.v)’den nakledilen, “Şamlılar helak olduğunda ümmetimde hayır yoktur” (Nu’aym b. Hammâd, Kitâbu’l-Fiten, 136) rivayeti ile birlikte düşünüldüğünde Batı’dan gelecek olanların “kötü adamlar” olacağı daha bir netleşmektedir.
İşte bu söz hakkında daha önceki yazılarda muhtasaran dile getirmeye çalıştığım bu durum, kapasite fukarasına göre “hadis-i şerifi inkâr” oluyor!
- “… cehâlet ve cinayet dolu ‘sefâletnâme’ler neşrederek Resulullah Aleyhisselâm’a iftirâ atan” bir kimse olduğu…”
Hezeyanın had safhaya çıktığı yerlerden biri, burası. Alemlerin Efendisi (s.a.v)’e –haşa– iftira attığım yalanını ifraz ederken bu zavallının aklının başında olduğunu sanmıyorum. Muhtemelen geçici bir “nöbet” halindeyken kustuğu bu dehşetengiz herzeyi olduğu yerde bırakması ve bir daha bu mevzuya dönmemesi de bunu gösteriyor. “Hitap” için “akıl” gerektiğinden, bu herze de sahibinden –muhtemelen– bir “cünun” halinde sadır olduğundan bu nokta üzerinde fazla durmayacağım.
Devam edecek.
Milli Gazete – 6 Ağustos 2006