- Kadı Iyâd’ın eş-Şifâ‘sına yazdığı haşiyede (“zeyl” değil) eş-Şumunnî’nin, “Zekera Muhtâr b. Mahmûd el-Hanefî şârihu’l-Kudûrî ve musannıfu’l-Kunye fî risâletihi’n-Nâsıriyye…” diye başlayıp devam eden cümlesine İslamoğlu şöyle gönderme yapmış: “Ünlü Kuduri’nin şarihi ve el-Kabiyye fi Risaleti’n-Nasıriyye yazarı Muhtar b. Mahmud el-Hanefî…” (Üç Muhammed, 73)
İslamoğlu’nun bu kısa cümlede yaptığı iki hatadan biri, kullandığı eş-Şifâ nüshasındaki bir baskı hatasından kaynaklanıyor. Kaybolmaya yüz tutan “rical bilgisi”nin yerini alması beklenen “aşinalığın” bile İslamoğlu’nun semtinden uzak kalması, (tıpkı “Mahled”e “Muhalled”, “Ğunder”e “Ğander”, “Sağânî”ye “San’ani” demesine yol açması gibi) Muhtâr b. Mahmûd el-Ğazmînî’nin, el-Kabiyye diye bir eserinin olup olmadığını tahkike ihtiyaç hissettirmemiş olabilir ve bu bir ölçüde anlayışla karşılanabilir. Ama Üç Muhammed‘e vücut veren argümentasyonun sacayaklarından “eş-Şifâ tenkidi”ni şekillendirirken bu eserin matbu ve mütedavel olan iki şerhinden müstağni hareket etmesi, sadece el-Kabiyye dediği eserin aslında el-Kunye olduğunu fark etmemesine değil, Kadı Iyâd’ı –daha önce geçtiği ve ileride de geleceği gibi– birçok noktada yanlış anlamasına/takdim etmesine müncer oluyorsa bunu mazur görmek zorlaşır.
İslamoğlu’nun yukarıdaki cümlede göze çarpan ikinci hatası ise, sadece bir “hu” zamirini atlamasından değil, “vav” bağlacını ve ardından gelen izafet terkibindeki “musannıf” kelimesini de devre dışı bırakmasından anlaşıldığına göre bayağı bir emek mahsulü!
Uzatmayalım, doğru çeviri şöyle olacak: “Kudûrî şarihi ve el-Kunye adlı eserin yazarı Muhtâr b. Mahmûd el-Hanefî, er-Risâletu’n-Nâsıriyye‘sinde…”
- Yine eş-Şifâ‘dan bir nakil: “(…) Bu Şafiî’nin ashabından bazılarının da görüşüdür. Şamil‘inde Ebu Nasr es-Sabbağ’dan da bu görüş nakledildi. Aynı görüş, Malikî İmam Ebu Bekir b. Sabık’ın hem el-Bedi’ fi Fürui’l-Malikiyye hem de Tahric adlı eserlerinden naklen aktarıldı. Zaten onlardan da Şafiîlerin füruatında vardığı sonuç dışında bir görüş sadır olmadı.” (Üç Muhammed, 94)
Yer tutmaması için orijinal okunuşunu veremeyeceğim bu pasajda ve öncesinde Kadı Iyâd, Hz. Peygamber (s.a.v)’in küçük ve büyük abdestinin temiz olup olmadığı konusunu ele alıyor ve bu meseledeki ihtilafı zikrediyor. Bu bağlamda doğru çeviri şöyle olacak: “Bu (Hz. Peygamber (s.a.v)’in küçük ve büyük abdestinin temiz olduğu), eş-Şâfi’î’nin ashabından bazılarının da görüşüdür. Bunu İmam Ebû Nasr b. es-Sabbâğ, eş-Şâmil isimli eserinde zikretmiştir. Bu konudaki iki (zıt) görüşü, Ebû Bekr b. Sâbık el-Mâlikî, Mâlikî mezhebinin fer’î meseleleri ile bu mezhebin alimlerinin görüş belirtmediği hususların, Şafiî ulemanın fer’î meseleleri belirleme tarzıyla tahricine yer verdiği el-Bedî’ isimli eserinde nakletmiştir.”
- Hz. Peygamber (s.a.v)’in, oğlu İbrahim’in cenaze namazını kıl(dır)madığını bildiren bir rivayetle ilgili olarak ez-Zerkeşî’nin el-Aclûnî tarafından (Keşfu’l-Hafâ, II, 204) nakledilen bir ifadesini şöyle çevirmiş: “Babasının faziletinden dolayı namazını kıldırmamış olabileceği gibi şehitlerin faziletine erdiği için de kıldırmamış olabilir…” (Üç Muhammed, 97)
Doğru çeviri şöyle olacak: “Tıpkı şehitlerin, şehitlik fazileti sebebiyle cenaze namazlarının kılınmasından müstağni oldukları gibi İbrahim de, babasının fazileti dolayısıyla cenaze namazının kılınmasından müstağnidir…”
Milli Gazete – 6 Mart 2003