Dikkatinizi çekiyor mu, bilmiyorum; son zamanlarda bazı kişiler kendilerini veya başkalarını “Ehl-i Sünnet” olarak tavsif etmeye özel bir itina gösteriyor sanki. Elbette bir “meşruiyet sağlama” aracı olarak başvurulan bu yöntemi birkaç açıdan okumak mümkün:
“Ehl-i Sünnet”, vasfen olmasa da ismen hala bu topraklarda temel belirleyicilerden birisidir.
Ehl-i Sünnet’in ne olduğu, kişinin hangi durumda Ehl-i Sünnet olarak tavsif edilebileceği ve hangi durumlarda bu sıfatla anılamayacağı konusu netliğini kaybetmektedir.
Bu durum böyle devam ederse, “Ehl-i Sünnet” kavramının dönüşmesine veya içinin boşalmasına müncer … Devamını Oku