Kur’an, aynı inanç birliği içindeki insan gruplarının birbirleriyle ilişkisini, aralarındaki ortak zemini esas alarak “velayet ilişkisi” şeklinde tanımlamıştır. Buna göre; * Mü’min erkek ve kadınlar birbirlerinin velisidir. (9/et-Tevbe, 71) * Münafık erkek ve kadınlar birbirlerindendir. (9/et-Tevbe, 67) * Yahudiler ve Hristiyanlar birbirlerinin velisidir. (5/el-Mâide, 51) * Kâfirler birbirlerinin velisidir. (8/el-Enfâl, 73) Üstelik Mü’minler, Ehl-i Kitab’ı ve daha genelde kâfirleri veli edinmekten sakındırılmış (3/Âl-i İmrân, 28; 4/en-Nisâ, 144), Mü’minler’i bırakıp kâfirleri veli edinmenin münafıkların özelliği olduğuna dikkat çekmiştir … Devamını Oku
Fıkh’ın Beşerîliği ve İçtihadda İsabet-3
Günümüzde bir kimse, “Madem ki fıkhî hükümlerin büyük çoğunluğu içtihad ürünüdür ve bütün müçtehidler isabetlidir, o halde ben de içtihad ederim, benim de içtihadım isabetli olur” dese ne lazım gelir? Bediüzzaman’ın ve dönemin birçok aliminin dile getirdiği maniaları aşarak mutlak içtihad seviyesine ulaşma başarısının gösterildiğini “muhal farz” kabul ederek konuşacak olarsak, evvela Fıkıh binasının karakteri hakkındaki bu tesbitin (fıkhî hükümlerin büyük çoğunluğunun içtihadî olduğu tesbitinin) doğruyu yansıtmadığını belirtmeliyiz. Zira bizzat Kur’an ve arkasından Sünnet tarafından belirlenen alana … Devamını Oku
Ehl-i Kitab’ı Veli Edinmek
Soru Bir gazete yazarı ismen belirttiği birtakım hocalara hitaben üç soru sordu. Kur’an bir yandan yahudileri ve hiristiyanları dost edinmememizi öneriyor diğer taraftan da yahudi ya da hiristiyan kadınlarla evlenmemize cevaz veriyor. Burada bir çelişki yok mu? İslam dinine göre Yahudiler lanetlenmiş kavimdir. Halbuki Allah katında bütün insanlar eşittir. Bunun açıklaması nedir? Suudi kralı Vatikan’ı ziyaret etti. Papa iade-i ziyarette bulunamaz. Zira Hicaz bölgesine gayrimüslimler giremez. Bu durum bir arada yaşama fikrine aykırı değil mi? Soruların muhatapları … Devamını Oku
Fıkh’ın Beşerîliği Ve İçtihadda İsabet-2
Bir önceki yazıda bütün müçtehidlerin isabetli olduğu görüşünün Mu’tezile’ye nisbet edildiğini ve Ehl-i Sünnet ulemadan (hatta bu görüşün kendilerine nisbet edildiği “re’y ehli”nden) bazılarının bu görüşü çürütme yoluna gittiğini görmüştük. Yine orada, müçtehidlerin tamamının doğruya isabet ettiği görüşünün, Dört Mezhep İmamı’ndan nakledilen iki görüşten biri olduğunu belirtmiştik. Bunu söyleyen sadece es-Sâlihî değildir. “İmamu’l-Müfessirin” ünvanıyla anılan İbn Atıyye, el-Muharraru’l-Vecîz isimli tefsirinde bu konudaki ihtilafı özetledikten sonra şöyle der: “Ehl-i Sünnet’in çoğunluğu, fer’î meselelerde hakkın her iki tarafta da … Devamını Oku
- Page 2 of 2
- 1
- 2