Albert Einstein şöyle der: “İnsan hakları içinde, pek sözü; edilmese bile, büyük önem kazanması kaçınılmaz olan bir hak daha var: Bireyin yanlış ya da zararlı saydığı eylemlere katılmama hakkı ve ödevi. Bunun en önemli örneği de askerlik hizmetine katılmayı reddetmektir. Öyle durumlar biliyorum ki, bu yüzden ahlâk anlayışı sağlam bir takım bireylerin devlet makamları ile aralarında anlaşmazlıklar çıkmıştır…” Kavramların zihniyet oluşturduğunu, zihniyetin de inançla kopmaz bir ilişkisinin bulunduğunu akılda tutarak yukarıdaki pasaj üzerinde bir miktar duralım. Dış … Devamını Oku
Cemaat Psikolojisi, Cariyeliğin Mahiyeti-1
Soru “İslam’da cariye sistemi nasıldır? Milli Gazete’de yayınlanan bir yazıda “Hürrem Sultan bir cariyedir, çocuk doğurunca hürriyete kavuştu, cariyelikten çıkıp zevce ünvanını aldı…” denmişti. Cariye köle midir? Köle ise konumu nasıl oluyor? Hürrem Sultan cariye iken doğan çocuğu Kanuni Sultan’dan oluyorsa Kanuni’nin eşi oluyordur o zaman. Öyleyse neden cariye diye anılıyor? Bir adamın cariyesi kendi eşinden farklı mıdır? Öyle ise İslam’a göre nasıl oluyor? 4 eş + cariye mi, yoksa cariye de İslam’ın ölçüsünde olan 4 kadının … Devamını Oku
“Apolojetik”
“Mucize” ile “mitoloji” arasında nasıl bir ilişki olabilir? Müslüman bilincinde muciz/e, hasmı aciz bırakan, karşı konulması mümkün olmayan ve reddedilemeyen hakikattir. “İsbat-ı Nübüvvet” (peygamberliğin hak ve hakikat olduğunun isbatı) bahsinin üzerine oturduğu en önemli alan burasıdır. Bunun için Mustafa Sabri Efendi merhum, “asrın Kelam kitabı” olarak nitelendirilen Mevkıfu’l-Akl’da “mucize” meselesi üzerinde hayli geniş bir şekilde durmuş ve mucizenin inkârının nübüvvet kurumunu inkâr anlamına geleceği gerçeğinin altını kalın çizgilerle çizmiştir. O biliyordu ki, mucizeyi inkâr tavrında ısrar eden … Devamını Oku
Halk İradesi mi, “Sivil Toplum” mu?
Batı’da halkın, devlet mekanizmasına karşı menfaatlerini korumak ve haklarını savunmak maksadıyla oluşturduğu örgütlenme tarzını ifade etmek için kullanılan “sivil toplum” kavramının bizde (İslamî terminolojide) bir karşılığı yoktur. Zira Batı’da devlet mekanizmasının hangi ilkeler temelinde çalışacağını belirleyen bir “üst irade” yoktur. Bu cümleyi kurarken “halk iradesi”ni atladığımı ve Batı’da devlet aygıtının “halk iradesi”ne uygun çalışmak zorunda olduğunun varsayıldığından gafil olduğumu sanmayın. Bunun farkındayım ve fakat bir şeyin daha farkındayım: Eğer bu alanda mevcudiyeti “varsayılan” o irade gerçekten mevcut … Devamını Oku
Ne Yapmalı?
Bilhassa son iki yıl içinde –yaz sezonunu dışarıda tutarsak– hemen bütün hafta sonlarını yurt içi veya yurt dışı programlarıyla geçirdim. Zaman zaman bu köşeye bu seyahatlerle ilgili intibalarımı yansıtıyorum. Gittiğim her yerde aynı hava hakim: Hızlı bir çözülme var. Bunu herkes görüyor. Kasdettiğim “ahlakî” çözülme değil tabii. Müslüman kimliğinde görülen “çözülme”yi, özellikle yeni nesillerin öz kimlik unsurlarımızda yaşadığı yabancılaşmayı kastediyorum. İnançlarına, tarihine, kültür ve medeniyetine bu denli mesafeli duruş sizce neyin ifadesidir? Kendi kanaatimi söyleyeyim: Bu bir … Devamını Oku
Namazda Ayakların Durumu-2
Namazda ayakların durumuyla ilgili olarak Muhammed Enverşâh el-Keşmîrî sözlerini şöyle sürdürür: “İbn Mes’ûd’un demek istediği, buradaki durumun tam aksidir. Yani o kişi ayaklarını birbirine bitiştirmiş, aralarını açmamıştır. İbn Mes’ûd, “ayakları serbest bırakma (murâveha)” ifadesiyle, ayakların arasını açmayı kasdetmiştir. “Şu halde Ebû Dâvud rivayetinde geçen “saff” kelimesi ile en-Nesâî rivayetinde geçen “saff” kelimesi birbirinin tam aksi anlamdadır.”[1]Feydu’l-Bârî, II, 236-7. el-Keşmîrî’nin kasdettiği şudur: Ebû Dâvud rivayetinde geçen “saff” kelimesi, cemaatten her binin saf halinde dururken ayaklarının … Continue reading Bu bahsi … Devamını Oku
Tenkit Mi, İnşa Mı?
Kutlu Doğum etkinlikleri çerçevesinde ülkemizin iki ayrı bölgesinde iki ayrı program yapma imkânı bulduk. İlki Antep’te, Erdemliler Cemiyeti’nin düzenlediği programdı. Antep’in en merkezi yerine kurdukları Kutlu Doğum Çadırı’nda ziyaretçileri küçük ve fakat anlamlı hediyelerle karşılıyorlardı. Gittiğim akşam bir de çiğ köfte ikram ettiler sağ olsunlar. Ramazan Kiraz kardeşimin ve dernekte görevli diğer kardeşlerin sıcak misafirperverliği unutulacak gibi değildi. İkinci programı İstanbul Maltepe’de, Mavievler Camii Derneği’nin ev sahipliğinde gerçekleştirdik. Deruhte ettiği görevin hayatiyetiyle mütenasip işler yapan din görevlilerine … Devamını Oku
İslamî İlimler ve Müslümanlığımızın Kıvamı
İçinden geçmekte olduğumuz süreçte Müslümanlık anlayışımız, İslamî ilimlerle herhangi bir irtibat kurma ihtiyacı hissetmeden ortaya konulan teorik ve “kurgusal” bir retorik üzerine inşa ediliyor artık. Giderek yükselmekte olan “kaynaklara dönelim” söyleminin ya da “Kur’an Müslümanlığı” trendinin üzerindeki tülü araladığınız zaman ortaya iki korkunç gerçek çıkıyor: İslamî ilimler konusundaki seviye ve ilgi kaybı ve bu durumun vücut verdiği çarpık Din anlayışı… “Varlık” meselesiyle iştigal etmesi ve bütün dinî ilimlerin ilkelerini ortaya koymayı tekeffül eden ilim olması dolayısıyla Kelam … Devamını Oku
Namazda Ayakların Durumu
Soru Selamun aleykum, Namazda ayakların arasını 4 parmak aralıkta tutmanın sünnet olduğunu Nurul Izah, Merakıl Felah, Halebi Sağir kitabında okudum. Bu hüküm namazı yalnız başına kılan için mi geçerli? Çünkü Nebi (sas): “Vallahi ya saflarınızı düzeltirsiniz, yahutta Allah kalblerinizi başka başka taraflara çevirir.” dedi. Numan (ra) dedi ki: Ben sonra gördüm ki herkes omuzunu arkadaşının omuzuna, dizini arkadaşının dizine, topuğunu da arkadaşının topuğuna yapıştırıyordu.” (Ebu Davud, 662) Ayrıca Buhari’de şu rivayet var: Enes (r.a.)’in nakline göre Rasulullah … Devamını Oku
“İslamî” Kristoloji?!
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Star gazetesine bir mülakat vermiş.[1]http://www.stargazete.com/roportaj/yazar/fadime-ozkan/diyanet-in-daha-sivil-ve-bagimsiz-olmasi-gerek-haber-253591.htm Gazetenin internet sayfasından izlenebileceği gibi[2]http://www.stargazete.com/acikgorus/devletin-dini-olur-mu-haber-255933.htm bu mülakat, “Diyanet İşleri Başkanı (…) “dinin yasakladığını devlet serbest bırakabilir” dedi” sözleriyle değerlendirildikten sonra, söz konusu mülakat üzerine yazılmış bir yazıya yer veriliyor. “Bardakoğlu’nun din ve laiklik ilişkisini yeniden gündeme taşıyan bu ifadeleri üzerine yazdığı yazıda ilahiyat profesörü Düzgün, İslam siyaset teorisini şekillendiren saikleri ele alıyor ve siyaset alanındaki ilkelere dikkat çekiyor” ifadeleriyle takdim edilen yazısında Ankara İlahiyat’tan Prof. Dr. Şaban … Devamını Oku