Abdülaziz Bayındır’ın, benim nüzul-i İsa (a.s) meselesi bağlamında 5/el-Mâide, 117. ayetini “gizlediğim” şeklindeki iddiası üzerinde durarak bu seriye son vereceğim. Önce bir nokta üzerinde duralım: 2/el-Bakara, 159. ayeti, Kitap’ta indirilen “beyyinât” ve “hüdâ”yı insanlardan gizleyenlerin laneti hak ettiklerini haber vermektedir. Peki ben “beyyinât” ve “hüdâ”yı nasıl gizlemişim? Abdülaziz Bayındır’ın iddiasına göre, Hz. İsa (a.s)’ın nüzulü meselesi üzerinde dururken 5/el-Mâide, 117. ayetini gündeme getirmemiş olmak, onu gizlemek oluyor! Allah Teala’nın indirdiği beyyinât ve hüdâ’yı gizleyenler laneti hak ettiğine, … Devamını Oku
Maide-117 Ve Nüzul-İ İsa (as)-3
Abdülaziz Bayındır nüzul-i İsa (a.s) meselesi üzerinde dururken önce 11/Hûd suresinin başında yer alan ayetlere dayanarak şu tarz bir kurgu yapıyor: Eğer bir Kur’an ayetinde birden fazla anlama gelen bir kelime yer almışsa, hangi anlamın kastedildiği, mutlaka bir başka ayette açıklanmıştır. 3/Âl-i İmrân suresinin 55. ayetinde geçen “teveffî”nin ya “ölüm” veya “uyku” anlamında olabileceğini, hangi anlamın kastedildiğininse 11/Hûd suresinin başındaki ayete göre yine Kur’an’da belirtilmiş olması gerektiğini söyleyen Bayındır, sözü 5/el-Mâide, 117. ayetine getiriyor ve bir kısmını … Devamını Oku
Esed Meali İle İlgili Yazıya Tetimme
Muhammed Esed’in Kur’an Mesajı isimli meal-tefsiriyle ilgili soruya geçen hafta özet bir cevap vermiştim. Bu hafta meseleyi ikmal etmiş olmak bakımından Esed maliyle ilgili birkaç hususu daha dermeyan edeceğim. Kur’an Mesajı’nın, Türkçede yazılmış belli mealleri, sadece tarz olarak değil, tesbit ve yaklaşım olarak da etkilediği, konunun ilgililerinin malumu. Özellikle İslamoğlu mealinin bu noktada bariz bir örnek teşkil ettiği de öyle. Peki acaba Esed’in bu orijinalitesi nereden geliyor? Aslında Esed mealinin herhangi bir orijinaliteye sahip olmadığını söylemek gerçeğin … Devamını Oku
Muhammed Esed Meali
Soru “(…) Ben yıllar evvel Yeni Şafak gazetesinin dağıtmış olduğu Muhammed Esed mealini aldım. Sonra duydum ki bir kaç yerde ehli sünnet dışı söylemler var.(mucizenin inkarı gibi). Birkaç arkadaşla meseleyi tartıştık. Bir kısmı Esedin önemli bir şahsiyet olduğunu söyledi.Bu konu hakkında bizi bilgilendirirseniz seviniriz.” Cevap İtikadî noktada arızaları olan bir kimsenin bir yandan da “önemli” olarak nitelendirilmesi, neyi öne aldığımız ve önemsediğimiz sorusunu cevaplandırış tarzımıza göre değişecektir. Neye nasıl inanmamız gerektiği meselesinin önemini büyük ölçüde yitirdiği günümüzde … Devamını Oku
Hafızamız Kadir Mısıroğlu
Geçen hafta muhterem Kadir Mısıroğlu ağabeyle bir mülakat yaptık Rıhle olarak. Rıhle’deki ilk yazısını son sayıda okumuştunuz. Bundan böyle inşaallah Rıhle’nin “Tezakir” bölümünü onun kaleminden okuyacağız hep birlikte. 80’ine merdiven dayadığını söyleyen, ama maşaallah gerek fizik, gerekse performans olarak hiç de öyle göstermeyen Mısıroğlu üstadımızla yaptığımız ufuk turunda Osmanlı’nın son dönemleriyle Cumhuriyet’in ilk yıllarına yoğunlaşma imkânımız oldu. O mülakatı da inşaallah Rıhle’nin önümüzdeki sayısında okuyacaksınız. Yoğun çalışmaları arasında mülakat talebimize yer açtığı için bir kere de buradan … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-28
S–33) “Özellikle dinler arası diyalog konusunda Fetullah Gülen cemaatinin yaptıkları ne kadar yararlı? Zaralı ise neden zararlı? İslam’a düşman bir ülke neden Hoca efendiye üst düzey bir koruma sağlamaktadır? Yurt dışında yapılan okullar gerçekten tv’lerde gösterildiği gibi yararlı mı? Ayrıca ekranlara çıkıp ta İslam ve peygamberi hakkında güzel açıklamalar yapan Ehl-i kitaba inanmalı mıyız?” Bu sorunun cevabıyla “Bediüzzaman ve Risale-i Nur” başlıklı faslın sonuna gelmiş oluyoruz. Farklı bağlamlarda pek çok kez ele aldığımız bu mesele hakkında bu … Devamını Oku
Yad-ı Cemil
Erbakan hocamız Hakk’ın rahmetine intikal ettikten sonra ardından medyada yapılan değerlendirmelere bakıyorum. Bir kısım yazarlar, merhumun ruhunu incitmeme endişesiyle kurulduğu hemen belli olan cümlelerden örülü bir nezaheti tercih ederken, bir kısmı “o kadar da değil; sağlığında şu şu hataları yapan o değil miydi” edasında. Sanki kendileri hatadan masun ve masummuş gibi, sanki insan olup da hata yapmayan varmış gibi!.. Maamafih, bu yazıda bunları konu etmeyeceğim. Değinmek istediğim başka bir husus var. Vefat edenlerin ardından sadece iyiliklerini konuşmak, … Devamını Oku
İnnâ Lillâh Ve İnnâ İleyhi Râci’ûn
Sözün bittiği yer demeyeceğim. Söylenmesi gereken çok şey var… O bir söz söyledi. Eğip bükmeden söyledi; sözü namus bilerek, sözün namusunu bilerek söyledi. Hakk’a verdiği sözü tutup, söze hakkını vererek söyledi. Hak bildiğini söyledi, hak olanı söyledi. O bir söz söyledi. “Kadim söz”ü hatırlattı unutanlara. Unutanları unutmadı, unutulanları unutmadı. Unutmamak ve unutturmamak için söyledi. Söylediği, “sözler içinde bir söz” değildi; “sözlere karşı bir söz” söyledi. “Kadim söz”e karşı duranlara karşı sözler söyledi. Tarihin hükmünün geçmediği “Söz”ü söyledi. … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-27
S–32) Nur cemaatleri siyaset konusunda şerdir deyip bu alanda nötr olmaları gerekirken neden o şerri işleyen siyasi partilerin yanında yer almaktalar? 23 numaralı soruya cevap olarak ifade etmeye çalıştığım hususlar hatırlanacak olursa Nur cemaatinin siyaseti “şer” olarak gördüğünü söylemenin doğru olmadığı kolayca anlaşılacaktır. “Şer” nitelemesini Bediüzzaman, oy verme noktasında CHP veya DP’den birini tercih bağlamında kullanmıştır. İkisini de “şer” olarak nitelendirdiği bu partilerden birinin (DP) diğerine göre “daha hafif/az şer” olduğunu ifade maksadıyla “ehven-i şerreyn” ıstılahını kullanmıştır. … Devamını Oku
Bediüzzaman ve Risale-i Nur-26
S–31) “Bugün kaç çeşit nur cemaati vardır ve anlayışları hakkında bilgi verebilir misiniz?” “Nurculuk” diye ifade edilen yapı içinde gerek Risale-i Nur’a ve siyasete bakışları, gerekse “hizmet” anlayışları, etkinlik… bakımından birbirinden farklı 40 kadar grubun bulunduğu ifade edilmektedir. Bediüzzaman merhum Nurculuk olarak ifade edilen hareketin başına kendisinden sonra kimin geçeceği konusunda herhangi bir yönlendirmede bulunmadığı için onun 1960 yılındaki vefatından kısa bir süre sonra ilk bölünme yaşandı. “Yerine birisini bıraksaydı bölünme olmazdı” demenin çok kolay olmadığını da … Devamını Oku