İbn Abdilberr, hepsi de senedli olarak Nûh b. Ebî Meryem, Yahya b. Nasr, Abdurrahman b. el-Müsennâ ve Hammâd b. Ebî Hanîfe’den, İmam’ın Sahabe’nin efdaliyeti konusunda yaptığı sıralamada önce Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer’i zikrettiğini nakletmiştir. Hz. Osman ve Hz. Ali’ye gelince, yukarıdaki zatların ilk ikisinin naklinde Hz. Ali ve Hz. Osman’ı sevdiği, üçüncüsünde, ilk iki halifenin zikrinden sonra “Ali ve Osman” dediği, dördüncüde de “Ebû Bekr, Ömer, Ali ve Osman’ı (diğer sahabilerden) üstün tutma” ifadesini kullandığı görülmektedir.[1]el-İntikâ, 314-5. Bunlardan Yahya b. Nasr’ın naklini bir önceki yazıda el-Hatîbu’l-Bağdâdî’nin rivayeti olarak zikretmiştim. et-Temîmî’nin … Continue reading
İmam’ın menakıbına dair kaleme alınmış eserlerdeki nakillerin hemen tamamen bu rivayetlere dayandığını söyleyebiliriz.
el-Kerderî, İmam Ebû Hanîfe’nin bu konudaki tavrına değinirken, el-Fıkhu’l-Ekber’deki ifade ile Menakıb kitaplarında nakledilen görüş arasındaki farklılığa dikkat çekercesine şöyle der:
“Ehl-i Sünnet, Şeyheyn’in (Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer) üstünlüğünde ittifak ettikten sonra, azınlıkta kalanlar –ki İmam Ebû Hanîfe’den yapılan nakil de bu doğrultudadır– efdaliyette Hz. Ali’nin önce, Hz. Osman’ın ise sonra geldiğini söylemiştir. Çoğunluğu teşkil edenler ise “Önce Osman gelir, sonra Ali” demişlerdir. İmam Ebû Hanîfe’nin mezhebinde en sahih olan görüş de budur.”[2]el-Kerderî, Menâkıb, 138.
Buradan anlaşılıyor ki, konu hakkında İmam Ebû Hanîfe’den gelen iki ayrı nakil var. Bunlardan birincisi Menakıb kitaplarında yaygın olarak görülen nakildir. İkincisi ise sanki İmam Ebû Hanîfe’nin, genel olarak Sahabe’nin faziletleri bahsindeki tutum ve sözlerinden çıkarılan bir netice gibi. En azından el-Kerderî’nin ifadesinin bende yaptığı çağrışım böyle. el-Fıkhu’l-Ekber’in ifadesinin bu doğrultuda olduğu zaten malum.
Bu durumda İmam’dan nakledilen bu kanaatlerin hangisinin doğru olduğunu kabul etmeli? Aralarında bir tercih yapılması zorunlu ise, ondan nakledilen bu görüşlerden hangisinin müteahhar olduğunun tesbit edilmesi gerekir.
Nitekim buna benzer bir durum, başka isimlerden de nakledilmiştir. Söz gelimi İbn Hacer el-Heytemî’nin ve daha başkalarının naklettiğine göre İmam Mâlik’ten bu konuda gelen iki farklı görüş var. Bunlardan biri, tevakkuf ettiği (görüş belirtmediği), ikincisi ise Hz. Osman’ın daha efdal olduğu görüşünü benimsediği şeklinde. Onun, önceleri tevakkuf ederken, daha sonra Hz. Osman’ın efdaliyeti görüşünü benimsediği zikrediliyor.[3]Bkz. el-Heytemî, es-Sevâ’iku’l-Muhrika, I, 170.
Aynı şekilde İmam Süfyân es-Sevrî’nin de önceleri Hz. Ali’yi tafdil ederken, bilahare bu görüşünden rücu ederek Hz. Osman’ın tafdiline kail olduğunu görüyoruz.[4]es-Süyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, II, 223. Aynı şey Vekî’ b. el-Cerrâh’tan da nakledilmiştir.[5]es-Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, III, 126.
el-Hattâbî’nin Hz. Ebû Bekr-Hz. Ali karşılaştırmasında naklettiğini meselemize uyarlayacak olursak şöyle demek de mümkündür: İmam, Hz. Osman’ı sohbet cihetinden, Hz. Ali’yi de karabet (Efendimiz (s.a.v)’le akrabalık) cihetinden efdal kabul etmiş olabilir. Bu, konu hakkında kendisinden nakledilen ihtilaflı kaviller arasında bir çelişki bulunduğunu söylemek zorunda olmadığımızı göstermesi bakımından kayda değerdir.
Dolayısıyla Ebû Zehra’nın yaptığı gibi, Menâkıb kitaplarındaki yaygın nakillere uymayan bir tesbite yer veriyor diye el-Fıkhu’l-Ekber’in İmam’a aidiyetini şüphe ile karşılamak zorunda değiliz.
Vallahu a’lem…
Milli Gazete – 8 Mart 2008
Kaynakça/Dipnot
↑1 | el-İntikâ, 314-5. Bunlardan Yahya b. Nasr’ın naklini bir önceki yazıda el-Hatîbu’l-Bağdâdî’nin rivayeti olarak zikretmiştim. et-Temîmî’nin et-Tabakâtu’s-Seniyye’sinde (I, 109-10) yer verilen nakil de budur. |
---|---|
↑2 | el-Kerderî, Menâkıb, 138. |
↑3 | Bkz. el-Heytemî, es-Sevâ’iku’l-Muhrika, I, 170. |
↑4 | es-Süyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, II, 223. |
↑5 | es-Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, III, 126. |