Sorular
İran’ın İslam Dünyası’yla ilişkisinin “mezhebe dayalı devrim ihracı” politikası üzerine oturduğu gün gibi aşikâr iken, bu gerçeği görmeyenlerin kendilerine şu soruları sorup cevabını “hakikati rencide etmemeye özen göstererek vermeleri gerekir:
- Devrim sonrası İran’da Sünnî kesim ne durumdadır? Devrimin ölüm cezasına çarptırıp infaz ettiği sünnî alimlerin suçu neydi, sayıları kaçtı? Şu andaki ahvalleri nedir?
- İran Şiiliğinin Sünnîliğe bakışında devrim öncesiyle devrim sonrası arasında herhangi bir farklılık var mıdır, varsa nedir? Bu sorunun “söylemden öte”, somut hadise ve icraatlar üzerinden cevaplandırılması son derece önemli. Zira Humeyni’den itibaren İran Şiiliğinde bir “Sünnî kardeşlerimiz” söylemi bulunduğu herkesin malumu. Bunun –takıyye değil– somut tezahürlerini kast ediyorum.
- Bir önceki soruya bağlı olarak devrimin lideri Humeyni’nin Sahabe-i Kiram ve bilhassa Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer ve Hz. Aişe validemiz (Allah hepsinden razı olsun) hakkındaki inanç ve kanaatinden haberdar mısınız? Mesela şu ifadelerinden: “Biz burada Şeyhayn[1]Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer (r.anhuma)., ve onların Kur’an’a muhalif icraatları, İlah’ın ahkâmıyla nasıl oynadıkları, kendi nefislerine göre (birtakım konularda) nasıl helal ve haram hükmü verdikleri, Nebi (s.a.v)’in kızı Fâtıma’ya ve evladına yaptıkları zulümler üzerinde duracak değiliz. Burada sadece onların İlah’ın hükümleri ve din konusundaki cehaletlerine işret edeceğiz…”[2]Humeynî, Keşfu’l-Esrâr, 125.
Hemen söyleyeyim ki, bu ifadeler sadece bir örnek. Bunun daha ötesi Şia’nın temel kaynaklarından naklen bizzat Humeyni’nin eserlerinde mevcut.
- Humeyni’nin, “Kur’an’ın Sahabe tarafından tahrif edildiği”!! iddiasını ispatlamak amacıyla Faslu’l-Hitâb fî İsbâti Tahrîfi Kitâbi Rabbi’l-Erbâb adında bir eser yazan et-Takiyyu’n-Nûrî et-Tabersî’ye son derece büyük bir hürmet beslediğini biliyor musunuz?
- İran’ın, Sünnî-Şii yakınlaşması amacıyla Sünnnî dünya tarafından ortaya konulan her girişimi Şiiliğe hizmet gibi amacı doğrultusunda manipüle ettiğini, hatta bu sebeple Yusuf el-Karadâvî gibi eleğinin gözenekleri –bize göre– hayli geniş bir alimin bile isyan noktasına geldiğini unuttunuz mu?
Devam edecek.
16 Ekim 2012 – Milli Gazete