7 Haziran’dan sonra bu ülkede en küçük bir iktidar zaafının nelere mal olduğunu en acı şekilde bir kere daha gördük. Bu milletin kendi ayaklan üzerinde durmaya başlamasıyla bölgede ve dünyada dengelerin değişeceğinden ve kurdukları zulüm düzeninin sallanacağımdan endişe edenlerin neler yapabileceğini yakından müşahede ettik.
Kadim düşmanlanmızın bizi çökertmek için içimizdeki hainleri kullanması bildik bir metot. Bunu hep yaptılar. Kuzu postuna bürünmüş kurtların da yabancısı değiliz.
Bizi asıl düşündürmesi gereken, düne kadar birbirinin ayağına çelme takmayı adeta varlık sebebi addetmiş çevrelerin bugün ortak bir nokta etrafında kenetlenmiş olması: Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı.
Çok bileşenli ve dışandan kumandalı, gerektiğinde terörü, gerektiğinde yalanı, gerektiğinde tehdit ve blöfü, gerektiğinde maneviyatı istihdam etmekte hayli mahir olduğu açık olan bu koalisyonun “Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı” merkezinde ustaca kurgulayıp yönettiği dezenformasyon sürecinin basiretimizi bağlamasına izin vermeyelim.
Milleti zekâ özürlüsü olarak görmeye alışmış bulunanlann yürüttüğü bu algı operasyonunun kurbanı olmayı içine sindirenlere sözümüz yok. Öfke ve düşmanlık hisleriyle yalana gönüllü inanmanın aldatıcı hazzını yaşamak isteyen yaşasın.
Sözümüz, ‘son kale’ olan bu memleketin varlığına ve dirliğine tarih boyunca yönelen tehdit ve tehlikelerden haberdar olan vicdan ve firaset sahiplerine:
AK Parti rozetini taşıyan herkesin her yaptığını onaylamak, hatta AK Parti iktidarlarınca yapılan her icraata elsiz-ayaksız teslim olmak anlamında değil fakat, ehem-mühim hakikatinin gereği olarak
- Sultan Abdülhamid’i ‘kızıl sultan/ müstebit’ yaftasıyla tahttan indiren komitacılann ipini elinde bulunduran dış güçlerle bir olup ‘kahrolsun yıldız sarayında oturan müstebit’ sloganını diline pelesenk eden ‘samimi müslümanların’ bilahare sancılı bir şekilde yaşadığı ‘beyhude pişmanlığı’ yaşamamak adına,
- askerî, medyatik, yargısal… vesayet ve manipülasyon döneminin bir daha geri gelmemek üzere tarihe gömülmesi iradesine sahip çıkmak adına,
- bizi biz yapan değerlerimizi, inanç ve kültürümüzü koruyup gelecek nesillere güven içinde aktarma imkân ve gücünü elinden bırakmamak anlamında,
- varlığımıza ve birliğimize yönelmiş bulunan tehdit ve tehlikeleri görüp, bunun karşısında yek vücut olduğumuzu göstermek anlamında,
- bu milleti birbirine düşürüp bölme/parçalama planları yapanların hevesini kursağında bırakmak adına,
- istikrar ve huzurun devamından yana olduğumuzu göstermek anlamında,
yarın oy verirken 2 Kasım’da nasıl bir Türkiye’ye uyanacağımızı iyi düşünün. Oluşacak Türkiye manzarası sizin eseriniz olacak ve bunun getirisini de götürüşünü de hem bu dünyada hem ahirette yaşayacaksınız.
Ebubekir Sifil – 31 Ekim 2015 | Twitter